29 Eylül 2012

5 DAKİKA YETER BANA, BİLDİĞİN TÜM LEZZETLERİ UNUTTURACAĞIM SANA...



TEPSİ KÖFTE
Hımm leziz, leziz..


Malzemeler:

500 gr.yağsız veya orta yağlı kıyma. 1 yemek kaşığı galeta unu, 1 büyük kuru soğan, 2 domates, 2 kırmızı biber, 4 yeşil biber, 2 yeşil soğan, yarım demet maydanoz, 1 dal biberiye, 1 diş sarımsak, 1'er tatlı kaşığı domates ve biber salçası, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kekik, tuz.

Yapılışı:

-Kıyma, salça, galeta unu, baharatlar ile 1 domates ve 3 yeşil biberi ayırıp kalan malzemeleri rondoda ince kıyalım.
-Kıyma, g.unu ve baharatları ekleyip, az yağlanmış tepsiye elimizle köftemizi yayalım.
-Ayırdığımız domates ve biberleri dilimleyim köftemizin üstüne dizelim.
-Salçayı 1 su bardağı sıcak su ve yağsız kıyma kullanmış isek 1 tahta kaşığı sıvı yağ ile inceltip köftemizin üstüne dökelim ve 190' önceden ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirelim..

Afiyet olsun..

Kilis köftesi ile büyük benzerlik taşıyan sebzeli tepsi köftemiz içindeki farklı baharatların verdiği muhteşem tad ile diğer köfteden az buçuk farklıdır.
Çok az değişiğini sevgili Ayşe'min (Bir Kase Lezzet) mutfağında görmüştüm bir süre önce.. Ben böyle yapıyorum, Ayşe'm öyle.. Sonuç da ikisi de harkulade:))
    


26 Eylül 2012

SADECE TADINA BAKMIŞLAR!!!..:))



KIYMALI YAPRAK SARMASI




Akşam yemeğine yapılan kıymalı yaprak sarmasının, sadece tadına bakmış bizimkiler..İyi ki sadece tadına bakmışlar, mazallah birde pişmiş mi diye kontrol etmeye kalktıklarında suç üstü yakalamasaydım onları, nice olurdu tenceremin doluluk oranı :))

Malzemeler: 

Yarım kg. yaprak, yarım kilo kıyma, 1 çay bardağı pirinç, 2 baş kuru soğan, 1 domates, 1 kırmızı biber, yarım demet maydanoz, 1'er yemek kaşığından az biber ve domates salçası, tuz, karabiber, yağ ve üstü için ayrıca 1 kaşık salça..

Yapılışı:

-Yaprağımızı sıcak sudan geçirip fazla tuzunu atalım. Saplarını ayıtlayalım.



Resim internetten:)

-Soğan, kırmızı biber, domates ve maydanozu rondoda kıyalım.
-Kıydığımız malzeme içine kıymayı, pirinç ve salçalarını ekleyelim. Tuz ve baharatını atalım.
-Ve itina ile saralım:)





Resimler internetten:)

Sarma işlemi bitince tencerenin altına maydanoz ve yaprağın saplarını koyalım ve tencereye sarmaları dik dizelim.

1 bardak ılık su içine 1 yemek kaşığı salça ve yağımızı koyup inceltelim. Tencerenin üstüne bu suyu gezdirelim.

Salçalı sudan sonra sarmaların üstüne ağırlık yapması için bir tabak kapatıp, kapak hizasına kadar sıcak suyunu ekleyelim.

Kaynadıktan sonra altını kısıp yaklaşık 1 saat kısık ateşte pişirelim. 

Afiyet olsun.   


Bu da benim elimin lezzetinden:))



25 Eylül 2012

KEŞKE SENDE GİTMEYEBİLSEYDİN...



AH YALAN DÜNYA!!!

Türkülerin Doktoru Öldü..


Nur içinde yat..
Türküler sensiz çok sessiz..


Hiç bir şey yazmayacağım. 
Sen ne yazmayla bitersin, ne derlemeyle. Seni, UNESCO bile 'Yaşayan İnsan Hazinesi' olarak tescillemişti,
Şimdi ben ne diyeyim
Hazineyi Azrail'mi aldı gitti diyeyim.

Şimdi ben ne diyeyim,


Sen Gidersen Kendim Berdar Ederim
Bülbül Gül Dalına Konmaz Niderim
Elif Gaddim Büker Kement Ederim
Ya Beni De Götürmeee, Ya Sende Gitmeeee

Allahcc Rahmet Eylesin. 
Ailene, Başta Yakın Dostun olan Bayram Bilge Tokel ve Diğer Tüm Dostlarına, Seni Seven Türk Halkına ve TÜRKÜLERE sabırlar diliyorum..




Ah Yalan Dünya
Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın
Bende gülmedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce mutlumu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüne gelen dünyada
Sen ağladın canım ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım boş yere kandım
Rengi gönlümde solan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüne gelen dünyada
Bilirim sevdiğim kusurun yoğdu
Sana karşı benim hayalim çoğdu
Felek bulut oldu üstüme yağdı
Yaşları gözüme dolan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüne gelen dünyada
Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım eyvah muradım kaldı
Ben gidip ellere kalan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüne gelen dünyada

Neşet Ertaş – Kırşehir

Bak Türküler bile boynunu eğdiler, çünkü artık öksüzler...

24 Eylül 2012

HER TELDEN ÖTEBERİ KONULAR...



-Cumartesi günü mürdüm eriği reçeli yaptım. 1,5 kavanoz oldu. Yarım olanı pazar sabahı kahvaltıya açtım. Süper ötesi güzel olmuş. Aferin bana :))

-Evimizin bulunduğu ilçe, güya merkez ilçe. Ama gelin görün ki, köy bile daha iyidir. Bütün sokaklar, ana caddeler, kaldırımla kazılmış durumda. Bir gün internet kopuyor, bir gün telefon. Bir doğal gazı kesiyorlar, bir bakmışsın elektrik ve su da yok..

Hemde yaz başından beri yaklaşık 4,5 aydır bu haldeyiz. Arabalar, otobüsler güzergah bulmaktan, buldukları güzergahın bir yarım günde bile değiştiğini görmekten bitaplar..

Camları, kapıları açmadığımız halde 5 karış tozlu evde oturmaktan da sinirlerimiz gergin.. 

Eeee!! nede olsa belediyelerin aklı sadece seçime yakın çalışır.

Biz aptalız ya!!!.

-Dün doğal gazı kestiler. İyi ki küçük tüpü elden çıkarmamışım. Yemek, çay küçük tüp için sıraya girdiler. Tepişip duruyorlar önce ben, önce ben diye :))

-Iphone-4 denen gençlerin elinden düşmeyen alet ne güzelmiş ayol (gerçi pabucu dama atıldı ya 5'i çıkmış çünkü) dün bizim ev bozulunca (elektrik, su, doğalgaz, haliyle internet ve telefon hatları kesilince) bana saatlerce nostaljik şarkılar dinletti kızım..

Dediğim gibi: evler bozulduğu gün mutlaka yanınızda bir iphone'niz olsun..

-Sadece bir duvarı, duvar kağıdı kaplatmak ve yeni düz renk bir halı almak üzere evdekilerle RENK konusunda didiştik..

Şöyle ki, yemek odası beyaz, koltuklar kenarları kahverengi olan kırık beyaz bir takım. Duvar ünitesi de şu:




Şimdi kızım duvar kağıdı ve yer halısı gümüş olsun diyor. Veya beyaz..

Bende diyorum ki beyaz, beyaz nereye kadar. Gümüş olur mu buna, o hiç olmaz!. 3. renk olsa olsa  kahve-beyaz ikilisini tamamlayacak, hareketlendirecek mavili-kahveli bir duvar kağıdı ve düz mavi halı. Olmaz mı..
Ya da haki, toprak rengi, bal sarı öffff öf... içinden çıkamadık yani, yedik birbirimizi. Birde perde sorunu olacak ama neyseeee. 

Önerme sırası sizde...Lütfen:))

Bu arada ben çok mu demodeyim ne:))

-Gecenin bir saati elektrik düzeldi. Başladım sular da bozuk çalmadan, kesilip kaçmadan önce yıkayıp hazırladığım kıyafetleri ütülemeye..

Eee yarın yolcum var. Küçük kızım, minik kuzum, akıllı bıdığım yurt dışı yolcusu. 3 aylığına görevli gönderiliyor. Sağ salim hayırla gitsin gelsin inşallah..

Hem bizim evde çok özlenecek, hem başka bir yürekte :))





-Bir ara Şeker hastalandı. Boynu tutulmuş. Sabaha kadar inledi durdu.



Boynuna kızlar masaj yaptılar. Karnını ovaladılar. Sabah bir parça peynir ve 2 dilim salatalık yedi. Sonra mı; işte böyle yine iki ayak üstüne kalkarak fındık, fıstık istedi..

Yani iyileşti..

-Şimdilik bu kadar benim çook işim var..


  
 Bu da son söz:



Hep gülün,
Sevgiyle kalın.. 

       

22 Eylül 2012

S.D.S. SALATASI..OLMAZ MI?..OLUR, OLUR...


ÖSS, YGS, LYS, SBS, DGS, KPSS, KPDS, ALES, vb. SS'li sınavlar varda;

Niye?

SDS SALATASI OLMASIN Kİ,

Dedim,


YAPTIM OLDU İŞTE
Sarımsak. Domates. Sumak

Tadına mutlaka bak.




Malzemeler:

S = Soğan (kırmızı), Sarımsak

D = Domates, Dereotu

S = Sumak

ve maydanoz, ve biber, ve taze nane, ve taze soğan, ve limon, ve tuz, ve pul biber, ve zeytinyağı.



Yapılışı:

-Tüm doğramaya elverişli malzemeleri en üst de yeşillikler olacak şekilde doğrayalım.
-Limon suyu, zeytin yağı, sumak, tuz ve pul biberi ayrı bir kapta çırptıktan sonra salatamızın üstüne dökelim..
-Arzu eden ve seven bu aşamada 1 tatlı kaşığı hardalı da baharatlara ekleyebilir..

Bak sizde yaptınız oldu işte..

Huzurlarınızda S.D.S salatası.. 

Sonuçlar: 1 saat sonra yemek masası anfisinde açıklanacaktır..

Herkese başarılar..Afiyet olsun:))

   

21 Eylül 2012

KIŞ; GEL BAKALIM, ÇAL KAPIMI. KORKMUYORUM SENDEN...HAZIRIM BAK:))



Yazdan dondum, Kışa tazecik  kaldım:))







İlk soyulan ben oldum. Parçalanan, poşete hapsedilen ve en dar hücreye atılan yine ben :(



Bende en alttaki dar hücreye kondum Şef-tali kardeş. Sinirden kapkara oldum:(



Gelin, gelin; Tali şeflerim vede mürümleriim. Bendeniz Bedia,, pardon pardon yaa! pıtırcık kızılcığım bennn. Hücremde ikinize de yer açtım.. Oh be burada yalnız kalmaktan sıkılmıştım. (burası Bedia Muavit şivesiyle okunacak)
Ha bide size öğüdüm: 'tat verin, kızılcık şerbeti içtim deyin' ele güne aleme karşı.. :)) 
(burayı okurken de şapka takılacak sakın unutmayın)

Patlıcanlar, kare veya jülyen kırmızı biberler;



Domatesler, yeşil biberler. Kabak ve taze fasulyeyi de başka kata koyuver:) (burası Vahi Öz'de olabilir, Necdet Tosun'da)





Tıka basa doldum, boşluklarıma buz koydum..Mazallah kesilirse elektrikler, benim için sorun yok, aralardaki buzlar beni epey idare eder.. (Belgin Doruk, bahçesinde var koruk. Olsa olsa onun aklına gelmiştir buzlu boşluk. Uysa da yazdım, uymasa da :))

Her şeyim çiğdir benim, çıkarınca bekletmeden hemen pişirin derim.. (Filiz Akın, dondurucuyu fişe takın). 



Tazeyim taze, taze yakışır benim gibi gence.. :)) (at arabasını süren, Zeki Müren)...



BAHÇEVAN

Bu Kış 
Tüm dondurucularda..


20 Eylül 2012

İŞTE O DÜNLER, GEÇMİŞTE KALAN GÜNLER.. -32




BÜYÜLÜ ELMA.. -32





Tüm bebek eşyalarının paketlenmesi bitti. O anda yanımızda kimler vardı, kimlerin yardımı ile Karşıyaka'ya götürdük bohçaları?.
Tek seferde mi götürdük, yoksa işi bitenleri ara ara götürmüş müydük?. Hatırlamıyorum..



Sahil yolunu, 1737 no'lu uzun sokağın hangi tarafında zarif beyefendi ve hanımefendinin konağının bulunduğunu, akşam sefalarının ne zaman açtığını ne zaman uykuya daldığını biliyorum. Sokağın üstünde iki tarafta da yer alan okulları görmenin, varmakla eşdeğer bir mesafe olduğunu ise artık kestirebiliyorum..



Ablamda kaç gün kaldık hatırlamıyorum. Fazla değildi her halde. Bir gece büyük hareketlilik yaşandı evde. Misafir odasındaki eşyaların bir çoğu oturma odasına taşındı. Oturma odasından misafir odasına ise bir masa. Bak bunu hatırlıyorum. Ne anlamı varsa?.

Uyandığımda, tülünün üstüne serilmiş ince bir şilteden yatağın üstünde olduğum dün gibi aklımda. 






Tülünün, siyah ve boz(toprak rengi) kalın çizgi ve karelerden oluşan deseni, yumuşacık tüylerinin şilteden sarkan ayaklarıma değmesi ile içimde uyandırdığı gıdıklanma hissi de aklımda..

Misafir odasının yatak odasına bakan penceresi ve perdesi sıkı sıkı kapalı. Ee bu odanın arka duvarındaki tavana yakın aydınlatma penceresi de çivilenmiş açılmıyor, düşünün siz odanın loşluğunu. Tam uyumalık..

Ama ben uyandım. Aynı yatakta yatan Işıl ve Sevda'yı hatırlıyorum, Necmi'de var mıydı onu hatırlayamıyorum. Hediye teyzemin torunları, yani annemin en sevdiği yeğeni Aysun teyzenin çocukları..


İnternette buldum resmini ve bu flu resimden bile hemen tanıdım. Sen Işıl'sın. Gerçi Sevda'da senin gibi kızıl saçlıydı ama bence sen Işıl'sın. Galiba bu günkü halin alttaki gibi. Onuda internette buldum..

Yoksa yanılıyor muyum, Sevda'mısın?..
İkinizden bir..

Annemin en sevdiği dedim ama Aysun teyzeyi herkes çok severdi..Eşi, komşuları, ablası, herkes. herkes çok severdi onu. O da en çok Zeki Müren'i. :))

Yatak odasından çıkmamız yasak galiba. Kapı açılmıyor çünkü..Dışarıdan sesler geliyor. Misafir odasından, mutfaktan.. Fısıldaşmalar, konuşmalar, iniltiler, ayak sesleri..

*göründü, göründü,
*geliyor, geliyor, ha gayret kızım, ıkın, it...

Tiz bir çığlık,
*anammm...

Ne oluyor ya?. Kim bağırıyor?. Ablam mı o bağıran?. Kim geliyor?.

Bir çığlık daha..

Annemin ağlama sesi:
*Oh çok şükür yarabbim. Kurtuldu kızım..

Bu kez daha cırlak, ne olduğu anlamsız incecik bir ses daha..

*Prensimiz oldu, koç gibi bir delikanlı..
*Oy oy ne tatlı bir bebek..

Ablamın Prensi oldu. Bende Kral babamın Prensesi olduğuma göre anneme kim kaldı.. Yada o kim ki?.

Ona; büyülü elmayı veren kraliçelik tacı kaldı!!!..
   



Kraliçe bana elma verdiğinde, ben yersem ve de ölürsem, camdan tabuta koyduklarında beni kim öpüp diriltecek?



Bebek Prens mi?. 
Zannetmem. Ablam asla izin vermez..



18 Eylül 2012

İŞTE O DÜNLER, GEÇMİŞTE KALAN GÜNLER.. -31


BEBEK GELİYOR.. 31


Ablamın kızımı olacak, oğlumu?..Bilmiyoruz. Heyecanla bekliyoruz. Kimi kafasına tuz serpiyor, kimi makasın üstüne mi oturacak bekliyor. Şurasını kaşırsa şu olur, buraya oturursa bu olur. Ne olursa olsun bebekler güzel olur, masum olur. Birde sağlığı yerinde ise değme büyüklerin keyfine..
Tüm bebeklere kız olsun, erkek olsun kundak elbisesi giydirilirdi, kar gibi, fisto işli..
Bir bebek gördüğümde, huzurla anne kucağında uyuyan hep imrenerek baktım yıllar boyu.. Annemde bebekken öyle uyuttu mu beni kucağında?. Öptü mü beni?..Kokladı mı?..
Benim kokum ile mi anne olduğunu anladı?...







Melih, tam ne zaman doğdu hatırlamıyorum. Ilık bir bahar günümü yoksa sıcak bir yaz günümü. Hatta sonbahardı da, ben mi unuttum..

Ama kış değildi. Kesin hatırlıyorum, kış değildi. Hava sıcaktı. Dışarıda kuş sesleri vardı. Ve yine yanlış hatırlamıyor isem sabah ve öğle dilimi arasındaki bir saat doğmuştu.

Hatırladıklarım doğru bir sıradaysa bu zamana kadar, şimdi mevsim ya yaz, ya ilkbahar..

Peki benimle Melih arasında kaç yaş fark var?. Beş mi, altı mı, yoksa daha mı fazla?. Gerçekten hatırladıklarım doğru sırada mı, olaylar anlattığım zaman dilimlerinde mi gelişti sorusunu sık sık soruyorum kendime..

Doğum öncesi hazırlıklara tekrar dönersek, annem neler neler yaptı, ilk torunum geliyor diye.

Komşular, akrabalar, ahbaplar yardım etti.

Önce bir bebek yorganı dikildi, battaniyesi örüldü bitirildi..




Ve hırkalar ve yelekler ve tulumlar. Şapkalar, önlükler, patikler daha neler, neler, neler..



Sonra zıbınlar, içlikler, bezler, mendiller birde beşik için cibinlikler. Karyola takımları da işlendi, bitirildi..Hazırlıklar tamam mı ki?..





Kundak elbisesi de dikmeli, bohçasını biran önce işlemeli. 
Şunudamı alsak, bunudamı bohçaya sarsak.

Şu da gerek, buda gerek, unutmadan birde kıza meme pompası getirtsek..
Bir telaş ile başlanan bebek hazırlıkları bitti bile. Sıra geldi doğumu beklemeye..




     

17 Eylül 2012

İKİ GÜZEL BİR ARADA, REJİM KALDI BAŞKA BAHARA...


TAVUK KÖFTE VE KENDİNDEN SEBZELİ MAKARNA'm 





Bu makarna İtalya'dan geldi, siz istediğiniz makarna marka ve çeşidini kullanabilirsiniz..

Makarna Malzemeleri ve Yapılışı:

-Domates, ıspanak ve yumurtalı makarna çeşitlerinden oluşan 1 paket makarnamızın yarısı.
-Çok az tereyağ.
-Kaynar bol tuzlu suyun içine bir iki damla sıvı yağ döküp, makarnayı arzu ettiğimiz yumuşaklığa ulaşana kadar haşlayıp süzelim.
-Eritilmiş tereyağı ile harmanlayıp servis tabağına alalım.

Tavuk Köfte Malzemeleri:



İçi:

2 parça tavuk beyaz eti, 1 yumurta, 1 kuru soğan, 1 kırmızı dolma biber, 2 yeşil biber, yarım demet maydanoz, 2 dilim bayat ekmek içi, 1,5 çay bardağı galeta unu, 1 çay bardağı mısır unu, 3-4 dal biberiye, 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber, 1 tatlı kaşığı kekik, 1 tatlı kaşığı köri, tuz, karabiber. (baharatların çeşit ve oranı arzuya bağlı)

Kızartmak için:

1 çay bardağı galeta unu, sıvı yağ.

Yapılışı:

-Tavuk beyaz etini, kırmızı ve yeşil biberi, soğanı, maydanoz ve biberiyeyi rondodan geçirelim.
-Yumurta ve diğer tüm baharatlarımızı ekleyip iyice yoğuralım. Yuvarlak iri köfteler yapalım (köftenin içine konan unlar fazla gibi görünse de asla değil, birde köfteyi yaparken elinize çok bulaşır ise ara sıra avucunuzu suya batırabilirsiniz).

-Hazırladığımız köfteleri galeta unu ile tamamen kaplayalım.

-Kızgın yağda kızartıp, havlu kağıt serilmiş tabağımıza alarak fazla yağını çektirelim. 

Makarnamızı köftemiz ile buluşturup afiyetle yiyelim..

Not: Kış aylarında tavuk köftesini yaparken 1 avuç ıspanak yaprağını da rondodan geçirip eklersek hem çok lezzetli, hem çok besleyici oluyor. Tarif tamamen benim denemem ile oluşturulmuştur. Umarım yaparsınız, umarım benim kadar seversiniz. Afiyet olsun..