Soğuk, karlı bir yılbaşı gecesi; bu dünyada kendi yarattığı yanlızlığını yaşayan adamın biri hastalandı. Şiddetli bir mide kanaması ve hastane koridorunda hekimlerden-hemşirelerden medet uman bakışları vardı onun. Hastane fobisi olduğundan yanındakilerden ayrılmak istemiyordu. Ellerimize sarıldı. Onu yanlız bırakmayacağımızı, kanımızla, varlığımızla onunla olacağımızı anlayınca da, sessizce yatağında kıvrılıp yattı. 8 ünite kana ihtiyaç vardı onu kurtarmak, tekrar sağlığına kavuşturmak için.
Bulduk ihtiyacı olan kanları. İki saatte bir değişecek ünitelerle damla damla döndürülecekti hayata.
O yanlız adam, o mahsun çocuksu gözler, bizim dünyamıza ait olmayan ruhu; yatakta sessizce yatarken, serumunu ve sondasını değiştirmek üzere beklemek oldukça zordu, soğuk bir otomobilde.
Uykuya yenilmemek için kaset çalardaki şarkıyı da defalarca dinledik, başa sara sara..
'Bu
Sen beni tutamazsın yıldızlar tutamaz
Bir uçurum
Gözlerin beni tutamaz'
Yanlız adamın yattığı odanın açık kapısında dikildik uzun bir süre. Hasta adamın, hastanedeki oda kapısı açıktı ama gönül kapısı kapalıydı yıllaar yılı.
Semptom ve sendomu psikotik olan bipolardı. Kaygıları onun yaşam konseptinde; olmayan şekil ve seslerden oluşmuştu çoğu zaman. Kuruntuları, optik-akustik halüsinasyonlar olarak düşünce süreç ve sistemini esir alırdı çoğu zaman. Duyduğu sesler, gördüğü görüntüler, gerçekte olmayan tehdit ve kontrol edildiği izlenimini verirdi ona. Olaylarla gerçekçi olmayan bir bağ kurar, görüntülerin, düşüncelerini okuduğunu, kendisine hükmetmeye ve mahkum etmeye çalıştıklarını iddia ederdi.
Semptomların aktif olduğu zamanlarda, davranışları değişim gösterir, mülayim, sevecen, akıllı, duygu dolu söylemleri, aile ve toplumdan kopmuş, ya aşırı pısırık yada çelişkileri olan, kendince kabul ettiği gerçeği acı ve öfkeden ibaret, nevrotik kişiliğiyle yer değiştirirdi. İçinde bulunduğu zamana motive olmak da güçlük çekerdi çoğu zaman. Semptomların onu esir alamadığında ise, tam sevgi adamı olurdu. Yaşayan herşeyi seven, sevgi dolu mahsun bir adam. İzolasyonundan ve olumsuz dispozisyonundan uzak, sevgi dolu çocuk adam.
Ne kadar kanımızı kanına eklediysek, dualarımızı nefesine destek verdiysek olmadı. Gitti..
Hayalinde yaşattığı sevdiğine, olabildiğince özgürlüğüne.
'Bu akşam ölürüm
Sırf senin
Beni ölüm bile anlamaz'
Vedanın soğuk nefesini vermeden önce söylediği son sözler 'beni burda bırakıp gitmeyeceksiniz demi. Beni terk edip gitmeyin...' biz gitmedik.
Kendi gitti.Göçtü gitti.Sessizce..
Hayatımda beni en çok etkileyen ölümlerden biridir o mahsun, o kimsesiz, o yanlız adamın ölümü.
Yılın son günü bavulunu aldı eline, yeni yılın ilk günü bindi veda trenine, başladı mahsun mahsun el sallamaya. İkinci gün tan yeri ağarmadan, son vagonda ayrıldı bizim istasyondan.
Ya da Sessiz Gemisi bizim Limandan...
Lapa lapa yağan kar, beyaza boyadı mezarını. Bir kardeş ve üç-beş kişilik cemaat uğurladık onu huzur dolu, kendi gerçekliğiyle dolu uykusuna.
Onun bir karısı yoktu. Çocukları da.
Ama ben çok ağladım, çok dua ettim. Çook üzüldüm onu yolcu ederken.
Gitmesini izlemek mi zordu. Kalamayacağını bilmek mi?.
Onun gitmesi gerekirdi. Onun ruhu burda mutlu değildi.
O, ebedi mutluluğuna gitti.
Dün onun ölüm yıldönümüydü.
Hala onu hatırlayan bir kardeşi var birde ben.
Mezarındaki otları yolan, çiçeği sulayan kardeşi,
Cemaatinden de bir kişi..
02.01.2000 yılında giden YANLIZ BİR ADAM'ın anısına.Huzurla uyu.Rahmetle uyu.
İmza:VuslaT
yazıların boğazımı düğümlüyor, ya bir KBB doktoruna gitmeli yada bu kadar içli olmayıp etkilenmemeli, ya da yazar bu kadar da bam tellerine basıp insanın içini titretmemeli..:) bu da nasıl bir cümle olduki böyle!:)
YanıtlaSilSevgili LUCK , daha ne okudunki. KBB yetmez, sen beni takipe devam edersen sena Kardiyolog Mehmet ÖZ bile yetmez.ss
YanıtlaSil