11 Temmuz 2012

İŞTE O DÜNLER, GEÇMİŞTE KALAN GÜNLER.. -28






İçeri girdiğimizde mis gibi, kavrulmuş kestane ve portakal kabuğu kokuyordu.

Bu kokuyu net hatırlamamın nedeni; ilk kez soba üstüne portakal kabuğu konduğunu gördüğümden olabilir.. O acı, tütsülü değişik portakal kokusu ile kestanenin kendine özgü buğulu kokusunu hiç ama hiç unutmadım. Birde gecenin daha sonrasını..


Hamdi bey amca tüccardı daha önce dediğim gibi. Manifaturacı. Durumları çok iyiydi. Bu güzel evin beyi, efendisi..

Kocaman evin demir sokak kapısından içeri girdiğinizde, üç minik merdiven ve yüksek tavanlı büyük bir taşlık karşılardı bizleri. Duvarları tavana kadar su yeşili yağlı boya ile boyanmış. Dokunduğunuzda kaygan bir duvar. Sizi; zar gibi, tül gibi, şifon gibi ince bir şeye dokunuyormuşsunuz hissine boğan. Kapılar beyaz yağlı boya. Kireç gibi beyaz, birçok kez üst üste boyanmış gibi de kalın bir tabaka..   

Hamdi Bey Amca ve  Havanım Teyzenin evlerinin, alt kat planı. Hatırladığım ve çizebildiğim kadarı ile. Benim gördüğüm ilk Konak,Villa,Saray. Çok güzel çok.
Keşke babam, ben, Sadet teyze, Kamil amca, plastik bebeğim, boncuk bileziğim birde mendillerim burada yaşasak.
BU EV BİZİM OLSA.. 

Taşlık, yani karşılama odası enikonu günlük oda şeklinde. Havanım teyze, yazın eğer avluya çıkılmamış ise, hep burada ağırlıyor bizleri. Ama kışın, girişin sağında kalan, pencereleri dış avluya bakan, bir tarafı boydan boya gömme dolaplı, bir tarafı yüksek camlı geniş oturma odasında oturuluyor. Üst kata çıkan merdivenlere bakan küçük pencereyi zaman zaman açıp, ısıyı evin diğer bölümleri ile paylaşıyorlar çok soğuk olmayan havalarda. Bu pencereye en yakın mesafede ise büyük kömür sobası kurulu..


Biz odun sobası ile geçirirken kışımızı, onlar kömür sobasının ısısı ile salınırlardı bu koca evde..

Onlarda kömür atma kovası,
Bizde odun karıştırma maşası..


Dediğim gibi ev kestane kokuyordu. Mis gibi. Hamdi bey amca ile babam, annem ile Havanım teyze başladılar hararetle sohbete. Biz Nermin'le kartpostal oynayacağız.

Nermin'in bir yığın kartpostalı var. Manzara resimleri, şehir, bebek ve çocuk resimleri. Ev hayvanlarının ve kuşların resimleri. En güzelleri de simli kar ve yeni yıl kartları..

   

Hareket eden vapurda, gözün takip ettiği en kocaman köpüğü tuttum dedikten sonra, dağılıncaya kadar, en fazla sayı sayanın bir dilek tutma hakkı doğuyor ya (gerçi tek başına oynarken kaça kadar saydığın önemli değil her halükarda tuttuğun köpük dağılınca dilek tutabiliyorsun) ; kartpostallarla da buna benzer bir oyun oynuyorsun..





Kartpostal veya oyun kartları(iskambil) nı, üst üste koyarak kuleler yada kaleler yapıyorsun. Elindeki tüm kartlar ile yıkılmayan bir bina inşa edersen (ister üst üste, ister dizili yeter ki birbirine değsin) ve oyun başlarken kararlaştırdığınız sayıya kadar rakibiniz sayarken kartlarınız yıkılmaz ise kazanıyorsun. Dileklerin gerçek oluyor:))

Güzel oyun..

Başladık kartları paylaşmaya:

-Ceylanlı-karlı-rengarenk ışıklı, simli kart onun.
-Karlı-kuleli-orman şatolu, simli kart onun.
-Geyikli kızaklı-gülen beyaz sakallı dedeli (noel baba), hediye paketli, simli kart onunnn.:((
-Üstü simli tombul, şirin bebekler, hayvanlar, evler kısacası tüm güzel kartlar onun...

-Vapurlu-saat kuleli-köşesinde İzmir yazan düz kart benim.
-Ağlayan çocuklu-düz kart benim.
-Islak kedi-köpek-kafeste kuş resimleri olan düz, parlak kartlar benim.
-Yazılarını okuyabildiğim: Ru-me-li Hi-sa-rı, An-tal-ya, An-ka-ra, Top-ka-pı Sa-ra-yı, A-nıt-ka-bir O Öl-me-di yazan bir amcanın (ATATÜRK amca) ve bir binanın resmi olan düz, parlak kartlar ile kıyısı köşesi kırışmışlar benimmm:(((

Bir tane bile simli kartım yok. Karlı resmim, mutlu yüzlerim..

Yok, yok işte.

Güzeller hep Nermin'in.

Başladık kuleler yapmaya. Ben ilk kez yapıyorum. Bir-iki kartı koyuyorum yan yana, hoop yıkılıyor. 



Kale de yapsam, kule de yapsam parlak kartlar veya kırışık kartlar birbirini tutmuyor. Nermin'e bakıyorum da elindeki kartlar bitmek üzere. İki katlı kulenin dibine birde kale yapmış. Biraz değiyor kuleyle kale birbirine, Nermin'in keyfi oldukça yerinde.

Bir oynadık o birinci.
İki, üç, dört,....
Hep o birinci. 

Birinci olmaktan geçtim, ikinci katı bari inşa edebilseydim!!.

Neredee..

Başladım ağlamaya.

Nasıl olsa at istemiyorum, ağlayabilirim.

Nasıl olsa kendi yapamadığım bir şey için ağlayabilirim.

Nasıl olsa babam burada ağlayabilirim.

Nasıl olsa bağıra-bağıra değil, içli-içli, sessiz- sessiz ağlıyorum, ağlayabilirim..

Babam kartlarım simli değil diye ağladığımı anladı:

*ağlama kızım, en güzel kart sende. Niye ağlıyorsun ki. Seninkinde Atatürk var, bak Nermin'de yok..Ben sana anlatacağım bir gün Atatürk'ü..

Sustum mu?. Yoo.
Devam ettim sessizce ağlamaya. Ya dileklerim gerçek olmazsa..

*zaten ben biliyorum Atatürk amcayııı. Düşmanları denize attı..

Hamdi bey amca kızgın kızgın baktı Nermin'e:

*neden ağlattın çocuğu?
*ben ağlatmadım beybaba.
*niye ağlıyor öyleyse masum.

-masum ne ki?.

*kule yapamadı diye.
*almışsın tırtıklı kartları kendine, tabi yapamaz çocuk. Bir daha oynayacaksınız şimdi. Ver kartlarını çocuğa, sende onunkileri al.

Bu kez Nermin başladı ağlamaya. Sessiz sessiz. İçli içli...

Benim yüzüm güldüm. O ağladı.

Havanım teyze, anneme baktı. Göz kırptı, olur böyle şeyler, onlar çocuk dedi.

Annemse bana baktı.

Dışarıda hala yağmur yağıyor, gök gürlüyor, şimşekler çakıyor. Bir yerlere yıldırım düşüyor..

Annem bana baktı, gözlerinde şimşekler çaktı.

Yarın sabah bir yerlerime yıldırımlar düşecek..
Nereme mi?..
Bilmem, bunu annemin yarın sabah ki ruh hali belirleyecek...

../. 

   

44 yorum:

  1. Ah o sobalı evlerdeki kestane kokusu, ben çocukken bizde de vardı hatırlıyorum. Hiç unutmam o kokuyu. Krokiyi çizebilmen bu kadar net hatırlayabilmen öyle güzelki Vuslatım. Hatıraların bir ayak izi olduğunu senin yazılarında tekrar hatırlıyorum.

    Umarım o yıldırım sizin evdeki minik kıza düşmemiştir, yoksa çok üzülürüm. İstediği simli bir kart sadece...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yıldırım düştü aslıcım, herşeyi hatırlıyorum daha doğrusu birçok şeyi. hele hele o evi çok severdim. duvar rengini hangi köşede ne ağacı ekiliydi hatırlıyorum.Canım benim. öptüm seni..

      Sil
  2. Koca çınarım....
    Can yarım dostum sırdaşım can bacım....
    Bu gardaşından sana gelsin....
    "Her sabah takıyorum maskemi ve suskunluğumu geçiriyorum bedenime...Bilsin istemiyorum kimse içimde “keşkeler” ile başlayan isyanlar olduğunu anlasınlar istemiyorum görsünler istemiyorum acılarımı... Satır aralarına gizliyorum yaşamak isteyip te yaşayamadıklarımı konuşmak isteyip te anlatamadıklarımı... Sıradan cümleler kullanmaya dikkat ediyorum anlasın istemiyorum kimse gerçekte ne anlatmak istediğimi ne fırtınalar koptuğunu içimde ne hesaplaşmalar yaşadığımı kendimce bilsinler istemiyorum... Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım sadece susuyorum...
    Nefesimce.... Muammer'ce susuyorum......"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence bu bölümün tek cevabı bu olsun hani konuştuğumuz gibi değerli dostum.Arkadaşım..
      Dönmenize sevindim...

      Sil
    2. Gönül kaleminin satırları ne kadar güzel...

      Sil
  3. şuan okuyamadım ama akşama sendeyim inşallah vuslatımmm :)
    ama kestane fotoğrafı beni benden aldı yaa:) sölesemmiki ne kadar yediğimi yok yok vazgeçtim ama çok yerim işte sen anla o kadar severim :) yazınıda çok merak ettim püfff neyse sabredicim mecbur ablam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. severim seni gülen gözlüm. Afiyet bal olsun.Öptüm seni..

      Sil
  4. Sobanın üstündeki çaydanlığın yanındaki zavazingo'ya bizim orada güüm derler. Sizin orada ne derler ?
    Oyun oynarken iki tana kız çocuğunun ağlaması çok mızmız bir ortam olmuş :)Yazın fotoğraflarla çizimlerinde çok güzel bir şekilde bütünleşmiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim dönence. izmirdeysen git o evi ziyaret et benim yerime ne dersin:))

      Sil
    2. havalar sıcak olmasa sizin için gidip o evi görüp bir kaç fotoğraf çekip size göndermek isterim..Lakin 38-39 derece sıcaklıkoluyor :(

      Sil
  5. geldim vuslatım yine duygu yüklü bir paylaşım olmuş,bitti mi ya dedim sonuna geldiğimde.. portakal kokusunu bende çok severim önceden hep koyardım koksun die:)
    çocuk işte bu tür çekişmelere genelde dahil olmamayı terch ederim,olaki olursada ikisi adına üzülmeyeceği bir ortak nokta belirlemeye çalışırım...çocuk deyip geçmemek gerek, ruh sağlığı yerinde olan bir birey olmasında biz büyüklerin etkisi tartışılmaz bence...emek isteyen,severek verilen emeğin karşılığının muhakkak alındığı en değerli varlıklar onlar...
    iyi akşamlar ablam :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim gerçekten haklısın emek ve sevgiyle büyütmeli çocumlarımızı. iki çocuk çekişmesi deyip karışılmasa daha iyi ama birini üzdü diye diğerini dövmek hemde yıllarca unutmayacağı şekilde bu güzel değil. canım benim seni seviyorum. kocaman öptüm..

      Sil
  6. vuslatım,
    :((
    o kartları hatırladım,simlileri...
    bir de kalın kartlar vardı,azıcık eğim verince içindeki şekil değişen...
    hey çocukluğum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet cep aynam içi oynayan kartlar bir zaman sonra nermine de gelmişti ama bu ilk oyun oynadığımızda yoktu. o yüzden yazmadım. canım benim geçmiş güzeldi acısı ile tatlısı ile..

      Sil
  7. Ah o kestane kokusu ne güzeldir . Yeni yıl kartpostallarını da hatırlıyorum .
    Baban ne güzel söylemiş , en güzel kartpostal sende , seninkin de Atatürk var diye .
    Korkuyorum şimdi annenin ertesi günki ruh halinden . Sonuçta tüm çocukların yaptığı şey oynarken ağlamak , oyunda kazanmayı istemek .
    Çok öpüyorum Vuslat 'ım , hikayenin devamı iyi olur inşallah .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet ya zeynebim çocukluk işte oyunda ağlanır yeterki bir büyük diğerini ağlattı diye dayak atmasın. Dayak kötü..
      En güzel kart bendeydi ama onu o zaman bilmiyodum.Canım geçmişdeki günler ağlamalar değil aslında hep anlattığım anne sevgisizliği. Neden neden neden hep bu sevgisizlikten. Öptüm seni kocaman. canımsın benim..

      Sil
  8. Yeni yılda sana simli kartlardan gönderecem,sende bana kurban bayramı kartları gönder koyunlu, kırmızı fiyonklu:) ne güzel di dimi yaa eskiden kartpostal vardı. Hey gidi günler. O Nermin elime bi geçsin yolacam saçını başını:) Yine harika bir yazı olmuş.Blogstarım benim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SEVGİLİ LUCK: BUGÜN KAŞINMIYORSUN:))))) BUGÜN SANA KURBANDA 3 BEYAZ GÜVERCİN YOLLAMAYA KARAR VERDİM NE DERSİN?...

      Sil
    2. SEN ASLINDA SENİ SEVDİĞİMİ BİLİYORSUN DEMİ?..

      Sil
    3. yok bugün allerjen değilim:)
      seni ve hikayeni seviyorum.
      tek başımda bloğumda seni izlemekten zevk alıyorum.
      Beyaz güvercin yerine yemek ısmarlasan?:))
      Boşver kartpostalı, şimdi kartpostal teşkilatının tepesindesin, zilyon tane basarlar tek sözünle:)
      I<3 F.S.

      Sil
  9. yüreğine sağlık tatlım...
    sobanın üzerindeki kestaneleri görünce çocukluğum geldi
    aklıma..........
    eskiden kömür sobamız vardı üzerinde kestane yapardık...
    gügümle beraber su kaynatırdık...
    o sobanın verdiği sıcakla ...
    mis gibi uyaya kalırdık....
    ey gidi eski günler...
    ama o artamdan eser kalmadı artık...
    herşey şimdi son teknoloji...
    yaşamak kolaylaştı :))
    kocaman sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ŞİRİNİM YAŞAMAK KOLAYLAŞTI DA YAŞAYAN İNSAN AZ KALDI.HER ŞEY KOLAYLAŞTIKÇA İNSANLIK ZORLAŞTI. SEVGİ DOLU OLMAK ZORLAŞTI. SAYGILI İNSAN BULMAK ZORLAŞTI. NE BİLEYİM İŞTE ÖYLE. SEVGİLERİMLE...

      Sil
    2. evet katılıyorum sana....
      sevgiler...

      Sil
  10. Yazı ve görseller mükemmel. Okumaya devam etmenin mutluluğu yanı sıra geçmişi yaşamanın da vazgeçilmezliği insanı yazı dizisine çekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim hüseyin bey. beğenmenize sevindim..

      Sil
  11. uwww kedtane mi onlar yahu canim cekti hemde fazla cekti :s

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gel ablacığım ben yapayım sana:)) hemde İVRİNDİ KESTANESİ YAPAYIM...Sevgilerimle..

      Sil
  12. vuslat ablacim bos ver benimde sadece babamdan gelen kartpostallerim vardi zaten, bilseydim ben sana bir cok gonderirdim :yildizlar kadar kartposteller benden sana gonderilmis kabul et ;) opuyorum seni kocaman :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa hoşgeldin edacım. sen geldinya tüm kartpostallar benim oldu. üstleride sim doldu:)) Öptüm seni. Bi daha bu kadar özletme beni..

      Sil
  13. ups!!! ya ben senin yeni blog sayfani cok begendigimi soylucektim unutuvermisim gene yazini okuyunca, dalmisim bir yerlere, eh ne olucak marifet dolu yazilar olunca ustune ustelik, blogun içerisinde , dis goruntuyu unutuveriyor biranda insan boyle iste ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım teşekkür ederim. beğenmene sevindim. sevgili Luck 'güzel günler' yardım etti. bir parça değiştirdik kendimizi. sevgiler canım benim..

      Sil
  14. Allahım okudum okudum ve yine o yumru geldi boğazıma oturdu.... Ben elimi uzatıp o küçük kızı oradan çekip almak istiyorum .ertesi gün düşecek Yıldırım'da o şimşek gözlü kadının kendi basına düşsün istiyorum :/ vuslatım ablam seni alamam ama bı yerlerde senin yaşadıklarının benzerini yaşayan küçük kız ve erkek cocuklarının olduğunu düşününce kendimi çok aciz hissediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Salişciğim seni seviyorum ve bende biliyorum ki daha daha acı olaylar yaşayanlar var bu neki benimki basit bir hikaye ama her ateş düştüğü yerde ya kor olur ya için için yanar yakar.Ben bu olaylardan çok etkilenen hüzünlü biri olarak kaldım. Sonra değiştim. Şimdi daha eğlenceli hayatı ve insanları sevenim. Bazı yönlerim eksik kaldı bazı hayallerim ve ideallerim ona üzülüyorum. Sevgiler canım. Kocaman öptüm seni..

      Sil
  15. Vay çok eskilere gittim sayende:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim sevgili Bolat. Anlatmaya çalışıyorum işte kendimce. Sağol uğradığın için. Sevgilerimle..

      Sil
  16. portakal kabuğu ha ne güzel kokuyordur.
    kestane e hep yolda yiyom.
    o ev güzelmiş evet.
    kartpostal oyunu ha.
    bunu hiç duymadım.
    babamın babaannemin kartpostal koleksiyonlarına hep bakardım. dediğin gibi olanlar vardı. simli, bir de derinlikli, almanyadan gelenler, almanyada amcalarımız teyzelerimiz vardı onlar gönderirlermiş.

    senin bu hatıralarını yazman ne hoş bişi oldu.
    ben de babama yazdırmıştım.
    açıp açıp okurum. bayılırım anılara.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Deep iş yeri çok sıcak eridim resmen, evde hiç zaman bulamıyorum bu ara ekmek kırıntısı bırakamadım yolumu bulmaya bu seni sevmediğim anlamına gelmesin ha..:))

      Sil
  17. Yağmur yüreklim nasılda güzel anlatmışsın,
    evet kestane kokusu yayılır,birde patates koyarlardı sobaya şimdilerde soba kalmadı gibi bir şey ama bende halen var ve sana kestane pişirebilirim haberin olsun,kocaman öptüm....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam ben kestaneleri alır gelirim sevgili güzel zarif siyah kuğum. Unutma patateste atacaksın ama:))

      Sil
  18. Vuslatım, canım ablam benim. Öyle güzel detaylar yakalıyorsun ki, o detaylarla birlikte beni de yakalıyorsun. Benim için mesela kokular hayat demektir. Kokularla yaşıyorum. Herşeyi kokusuyla hatırlıyorum. Kokuyla sevdim, aşık oldum, şefkat duydum... Çocukluğumun kokusu ayrı, gençliğimin ayrı... Ama o kokuları ne zaman duysam bana hissettirdikleri aynı... Canım ablam benim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Canım Canım Ahum benim. Birgün Konak merkeze in al eline benim şemayı bul arap fırını caddesini 842 sokağı 17 numaralı küçük evi, hala o sokakta oturan Faylatı, Hamdi bey amcaların içi büyük evi.. Doya doya kokla ablanın çocukluğunu...Ne çok: vefasızlığın, iki yüzlülüğün, acımasızlığın, bencilliğin kokusunu alacaksın gör bak. Artık oralar harabe olmuş, birazda ürkütücü; ama ben yaşadım sadece yaşadım nefes aldım mutlu anlarımın kahkaha seslerini mutsuz anlarımın gözyaşları sel oldu aldı gitti..
      Seni seviyorum ablacığım. Öptüm seni..

      Sil
  19. İnan her okuduğumda tüylerim diken diken oluyor, heyecanla okuyorum. Hafızana hayranım, ne güzel hatırlıyorsun, şemalar çizecek kadar güzel hatırlıyorsun, kokuları burada bana hissettirecek kadar güzel hatırlıyorsun. İçim burkuluyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim güzel yorumuna sevgili sevdacım...öptüm..

      Sil

Yorumlarınız beni mutlu ediyor.. Ziyaretiniz için teşekkürlerimle. Sevgilerimle..