31 Temmuz 2013

LÜTFEN SÖN..DAHA FAZLA YANMA. BENİ DE YAKMA. LÜTFEN SÖN :( İÇİM YANIYOR, GÖZLERİM YANIYOR. YÜREĞİM AĞLIYOR.


Maalesef Kepsut Yanıyor :(
Biliyorsunuz bilirim oraları. 
Yanan her yere yanarım ben de. 
Lütfen sön. 
Sön artık.






Balıkesir'in Kepsut ilçesine bağlı Sarıfakılar köyü yakınlarındaki ormanlık alanda çıkan yangın devam ediyor. Akşam saatlerinde rüzgarın şiddetinin azalmasıyla birlikte yangının yayılması kısmen yavaşladı. Havanın kararmasıyla birlikte havadan müdahaleye ara verildi. Günün ilk ışıklarıyla birlikte tekrar çalışmalar başlayacak. Alevler kilometrelerce uzaklıktan dahi görülüyor.
Dün saat 15.30 sıralarında henüz belirlenemeyen bir sebeple başlayan yangın şu anda 100 hektardan fazla bir alanda etkili oluyor. Balıkesir merkezde oturan vatandaşlar Kepsut ilçesindeki alevleri görebiliyor. Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri ile çevre illerden de çok sayıda ekip tarafından yangına müdahale ediliyor. Balıkesir Orman Bölge Müdürü Hüseyin Yalçın, yangının Çaldere köyü mevkine kadar ilerlediğini belirterek, "Yangın 100 hektardan fazla bir alanda etkili oluyor. Havanın karamasıyla birlikte havadan müdahaleye ara verildi. Çalışmalar karadan devam ediyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte tekrar uçak ve helikopterlerle müdahale yapılacak" dedi.
Şu anda alevler herhangi bir yerleşim noktasını tehdit etmezken, çok sayıda ambulans ve sağlık ekibi de olay yerinde hazır bekliyor. Sağlık ekiplerinden alınan bilgiye göre gün içinde toplam 3 orman işçisinin hafif şekilde yaralandığı öğrenildi. Yaralılardan ikisinin dumandan zehirlendiği, diğerinin ise su hortumunun çarpması sonucu hafif şekilde yaralandığı bildirildi. Balıkesir'deki hastanelere sevk edilen üç yaralının durumlarının iyi olduğunu bildirildi.
Bu arada, Balıkesir Valisi Ahmet Turhan ve Belediye Başkanı İsmail Ok, yanan alana giderek yetkililerden bilgi aldı. Vali Turhan, gece geç saatlere kadar bölgede incelemelerde bulundu.

Çok üzgünüm.
Çok..

29 Temmuz 2013

BAŞIMIN TÂCI, KEYFİMİN KÂHYASI'sın TEM-MUZ...







Başımı Haziran'a kaptırdım, 
Keyif çatayım derken, sonumu Ağustos'a kaptırmayayım bari. :)

Bendeniz Tem-Muz.
Hani şu bildiğiniz Gregoryen Takvimine göre yılın 7. ayı Temmuz.. Saltanatım 31 gün sürer. Yaz mevsiminin ikinci ayıyımdır. Maalesef keyif yaparken, birinciliği kaptırmışım bir önceki ay'a.

Efendimmm adım: eski Türkçe'de 'tamu-z' çok sıcak, cehennem sözcüğünden, Sümerce bereket tanrısı Tammuz sözcüğünden, Süryanice'de ise aynen Temmuz sözcüğünden aynen Türkçe'mize geçmiştir..Türkçe'de bana 'orak ayı' veya 'ot ayı'' denmektedir..


Ot biçmek için kullanılan büyük orak'a 'Kosa' veya 'Tırpan' denir.


Ot biçilen küçük Tırpan'ın adı 'Orak'tır. 


Gregoryen takvimi ise Roma İmparatoru Julius Sezar'a ithafen July der kısaca..




Temmuz; sadece 'Ot' ya da 'Orak' ayı değil aynı zamanda tatil ve dinlenmenin en güzel ayı..

Haziran'da yok okullar kapandı, yok SS'li sınavlar yapıldı derken yarısı patırtı kütürtü ile geçiveriyor..

Ağustos desen; yok kararnameler ayı, yok tayin ve SS'lerin YY'leştirme (yerine yerleştirme) ayı..Kayıt ayı, kuyut ayı, tembelliğe son ver evine 'bak git dön' ayı..

Demek ki neymiş?..
En güzel ense yapma ayı Temmuz'muş..

Atla atına, arabana, tak meyve sepetini koluna, git istediğin koy'a ya da gölgelerin kovuğuna..


Cennet meyvelerinden biride muz, tatil ayılarının cenneti de Temmuz:))

Ay birde Ajdar gelir muz deyince aklıma..Gülsem mi?, gülmesem de bir insan kendini bu kadar gülünecek pozisyona nasıl sokar diye vah mı desem ki!

Bu ay'ı gün gün incelemeyelim diyorum. Siz ne dersiniz?..Ne de olsa hava sıcak, insanlar tatil yapıyor, enerji depoluyor çook önemli birkaç güne bakıp gidelim istiyorum..

-01 Temmuz Kabotaj Kanunu (1926) kabul edildi. Ve Kominist Partisi Gorbaçov'un Perestroyka Reformları (1988) kabul edildi..Gorbaçov Devletin bütünlüğünü koruyayım derken Devletin parçalanmasına sebep oldu.. 



1798'de Napolyon Mısır'ı işgal etti (şimdi de Abdulfettah el Sisi yönetimi). 1994'de ise Yaser Arafat 27 yıllık sürgünden sonra Gazze'ye ayak bastı.

-04 Temmuz biraz fazlaca ölüm günü olmuş. 1549'da Barbaros Hayrettin Paşa, 1917'de Sultan Reşat, 2009'da Tarzan filmlerinin Jane'si, 1994 yılında ise Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu uğradığı bir silahlı saldırı sonucu vefat etmişler.

-06 Temmuz 1517'de Mukaddes Emanetler Yavuz Sultan Selime teslim edilmiş. 1965'de ise MİT Kanunu kabul edilmiş..

-08 Temmuz 1993'de özel radyo ve tv kanallarının kurulması, işletilmesi izni ile hayatımıza yerleşmiş.. 


  
-09 Temmuz 1961'de, Kurucu Meclis tarafından 1961 Anayasası Halk Oylaması yapıldı. 1942'de ise Şükrü Saraçoğlu Başbakan olmuş.

-12 Temmuz'da Türk Dil Kurumu kurulmuş (1932).

-18 Temmuz 1920'de Misak-î Milli üzerine TBMM'nin yemin etmesi..1030'da Ankara Etnoğrafya Müzesinin kuruluşu.





-20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatının başlama tarihi..





20 Temmuz 1969 insanlık o gün uyumadı.. İnsanoğlu o gün Ay'a Ayak Bastı!!!..Aboov.



That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

Bir insan için küçük, insanlık için dev bir adım.


Neil Armstrong ilk adımın sahibi ve o ilk adımın izi.. Ay'ın Ayak İzi.


-22 Temmuz 2008 Suna Pekuysal'ın vefatı.

-23 Temmuz 1939 Hatay'ın Anavatana katılışı.

-24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşmasının imzalanması. 1963 yılında ise TÜBİTAK'ın kuruluşu (27 Mayıs'da da Begüş'ün oradan kurtuluşu :-). O öyle diyor!).

-28 Temmuz 1953 Kore Savaşının sona ermesi..


“Sormayın bu askerler nereye gider-Yol aşıp koşarız Kore’ye.. Türklüğe sulh için yardım yaraşır-Türkün yardım eli çabuk ulaşır” diyen Kore Gazisi Arif Sali, Törene katılan protokol üyeleri ve gaziler tarafından alkışlandı. (merhum)
 
ALLAH ALLAH DEDİK ÇIKTIK KORE YOLUNA

Allah Allah dedik çıktık Kore yoluna
Kara, deniz, 27 gün 27 gece
İndik Kore iline
Kore’nin üç yanı deniz bağlar
Dağlar Yaralı ağlar
Dağlar sahipsiz, ağaçlar kolsuz, budaksız
Kore’nin dağlarını gezdik adım adım
Kore dağlarında savaş yapan erkek ve kadın
Kore’nin dağına, ovasına mevzilenmiş toplar, tanklar
Kore’nin soğan şehrinde 463 şehit yatar.
Kore’nin dağları karaçam
İnsanları Mecusi, Hristiyan
Türk askeri Kore’ye getirdi İslam
Ey Azizler! Azizler!
Sizde anılıyorsunuz gaziler
Gazilerin kılıcı Cenneti’in anahtarı
Şehitler Cennet rehberi.
Dursunbey Karyağmaz Köyünden
Kore Gazisi Arif SALİ
Kore'ye Gidiş : Haziran 1951
Kore'den Dönüş: Ağustos 1952
Fani Dünyadan göçüş: 21.Şubat.2011
  
Bu kadar yeter.. 

Temmuz ayı tatil ayı dedik ya; beynim tatilde, bedenim iş yerimde. Parmaklarım tembellik oynuyor, gözlerim masmavi bulutlarla güneşleniyor. Kulaklarım seyahatte.

Bu ay benden bu kadar. 
Üç beş gün yoğun işim var. Malum Bayram haftası. 
Serbest bıraktım kalbimi.. 
Harikulade güzelliklerde kaybolmak üzere,
VuslaT kaçar.. (yoksa o Behlül müydü?)
























Doyduk mu tatil fotoğraflarına?..
Öyleyse eller havaya, bırak kendini ritmin kucağına..





22 Temmuz 2013

TARİFE GEREK BİLE YOK..RENK UYUMUNU SAĞLA, AT FIRINA.. SONRA, GÖRÜNTÜ YE BENİ DİYE BAĞIRIYOR ZATEN..











Neler var bir bilseniz: Fileto temizlenmiş Karadeniz Somonu, soğan, sarımsak, limon, patates, kırmızı ve yeşil biber, tuz karabiber, ince kıyılmış maydanoz ve dereotu birazda kıyılmamış maydonoz ve dereotlarından. Taze kekik dalları ve biberiye..Her bir parçaya 2-3 damla zeytinyağı.. Sonra doğru fırına..

150-160 derecede yaklaşık 35-35 dakika..

İşte karşınızda..

Muhteşem bir balık ziyafeti..

Afiyet olsun... 

19 Temmuz 2013

BİR FOTOĞRAF. HATIRLATTIĞI BİR RÜYA VE MÜBAREK OLSUN RAMAZAN AYININ 2. CUMASI HEPİMİZE...





İnternette dolaşırken şu fotoğrafa rastladım. Sonrasında ise taa 1999 yılının yaz aylarında gördüğüm bir rüya geldi aklıma..

O yıllarda oturduğumuz sokağın, ana caddeye göre konumu çok yüksek rakımda. Sokağın bir başından yürümeye başladığımızda, yokuş yukarı çıkan asfalt, daha sonra sol tarafa doğru kavis ile U şeklinde bir başka caddeye kadar uzanan enteresan bir sokak olarak karşımıza çıkıyordu.


  
Sokağın her iki tarafından dik merdivenler ile de caddeye iniliyordu.


O zamanlar çok daha dik, çok daha dar, çok daha kötüydü bu merdivenler.

Allah(cc) hayırlara çıkarsın, rüyamda aynı bunun gibi yerden gökyüzüne değiyormuş gibi kıvrıla kıvrıla yükseliyordu merdivenler.

En üstteki basamağı bulutlar sarmış, kar gibi bulutların arasında gelin telinden çizilmiş iki camii.


  
İki minare arasında ise mahya gibi duran şöyle bir yazı vardı:




LA İLAHE İLLALLAH

Ben sürekli merdivenleri çıkıyordum. Daha ortasındaydım merdivenlerin. Her basamakta simli gelin teli ile yazılmış yazıya, çizilmiş minare şekline bakarak ağır ağır çıkıyordum merdivenleri..

Orta kısım bir türlü bitmedi. Yanıma birden manevi oğlum dediğim Murat Ç. geldi (Prof.Dr.Murat Ç...../Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimci). Sessizce beni izliyordu. Bir basamak daha, bir basamak daha dedi sadece.



Minarelerin her ikisinin tepesindeki Hilaller/Paratonerler bulutlara değiyordu. Ben bir türlü son basamağa erişemedim, bir türlü bulutlara değemedim. Ama yorulsam da, nefes nefese kalsam da usul usul hep çıktım o dik merdivenleri.

Sabah ezanının o ulvi sesi ile uyandım..Rüya görmüştüm. Güzel bir rüya. Değerli bir rüya..

Allahcc'ım hayırlara çıkarsın..



Dediğim gibi şu anime fotoğrafı görünce yıllar sonra şu mübarek Cuma saatinde bu rüyamı hatırladım. Cümlemizin rüyaları da, duaları da hayır ile sonuçlansın inşallah..

Hayırlı cumalar dilerim..





"Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı cuma günüdür. O gün Allah Adem’i yaratmıştır. Adem o gün cennete konulmuş ve yine o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet cuma gününden başka bir gün kopmayacaktır." (Tirmizi)
"Allah bizden öncekileri cumadan şaşırttı. Yahudilerin özel günü cumartesi, Hıristiyanların ki ise pazar oldu. Derken Allah bizi dünyaya getirdi ve bize cuma gününü gösterdi. Böylece cuma, cumartesi ve pazar günleri ibadet günü ilan edilmiş oldu. İşte bu şekilde onlar kıyamet günü bizim peşimizden geleceklerdir. Bizler en son gelen dünyalılarız. Kıyamet günü en başta gelen bizler olacağız. Herkesten önce lehine hüküm verilen bizler olacağız." (Müslim)
Peygamberimiz (sav)’in cuma günü ile ilgili tavsiyeleri
-Hz. Peygamber (sav)’e çokça salavat getirmek:
Resulullah şöyle buyurmuştur. "Cuma günü ve cuma gecesi bana çokça salavat getirin." (Beyhaki)
Peygamberimiz (sav)’in ümmeti dünya ve ahirette hangi hayra sahip olmuşlarsa O’nun sayesinde sahip olmuşlardır. Allah O’nun yüzü suyu hürmetine hem dünya, hem ahiret saadetini onlara bahşetmiştir. O halde O’nun birazcık olsun hakkını ödeyebilmek için cuma günü ve gecesi O’na çokça salavat getirmeliyiz.
-CUMA NAMAZI VE MÜSLÜMANLARIN BİRARAYA TOPLANMASI:
Cuma namazı, özgür, sağlıklı ve ergenlik çağını aşmış bütün erkeklere farzdır. Resulullah (sav)’ın ve dört halifenin zamanında cuma namazı, Müslümanların biraraya geldiği toplantı niteliğindeydi. Fakat daha sonra bu özelliğini kaybetti. Ebu Davud ve Tirmizi’de geçen bir hadiste Resulullah Efendimiz, "Kim üç cuma namazını önemsemediğinden dolayı terkederse Allah onun kalbini mühürler" (Tirmizi) buyuruyor. Kıyamet günü cennet halkının Allah’a yakınlığı Cuma namazlarına erken gelişleri ve imama olan yakınlığı ile ölçülecektir.
CUMA GÜNÜ GUSLETMEK:
Peygamberimiz Cuma namazına gelecek olan müminlerin bir gece önceden gusletmek suretiyle yıkanarak namaza gelmelerini emretmiştir. İslam alimleri, temizlenme ihtiyacı olan kişinin namazdan önce gusletmesinin vacip olduğu konusunda görüş belirtmiştir.
GÜZEL KOKU SÜRMEK:
Resulullah (sav) Cuma günleri güzel kokular sürmeye her zamankinden daha fazla dikkat etmiştir. O gün koku sürmek haftanın diğer günleri koku sürmekten daha faziletlidir.
Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Bir kimse Cuma günü gusleder, varsa güzel koku sürünüyor, en güzel elbisesini giyer de vakarlı ve ağırbaşlı bir şekilde camiye gider, kimseye eziyet vermezse ve imamın minbere çıkmasından itibaren hiç konuşmazsa iki cuma arasındaki günahları için kefaret olur.
NAMAZA ERKEN GİTMEK:
Resullulah (sav)’ın sağlığında müminler, cuma namazına ellerinden geldiğince erken gelirler ve gelmeyenlerin sorunları araştırılırdı. Gelenlerin ise sıkıntısı olup olmadığı sorulur, sıkıntısı olanın sıkıntısına çare bulunurdu.
HUTBE DİNLEMENİN ADABI:
Resulullah Efendimiz (sav), imam minbere çıkıncaya kadar namaz kılınması, Kuran okunması ve ibadetle meşgul olmasını tavsiye etmiştir. İmam hutbeye çıkınca ise işiten kimseye susmak farzdır. Yanında konuşanı uyarması durumunda cuma sevabını alamaz.
Resulullah (sav)’ın günümüze ulaşan bir hutbesi:
Ey insanlar! Ölmeden önce Allah’a tevbe ediniz. Meşgul olmadan önce hayırlı ameller işlemeye hız veriniz. Rabbiniz’le aranızdaki bağları O’nu çok zikretmek suretiyle, gizli ve aşikar sadaka vermek suretiyle güçlendiriniz. Hem böylece mükafat alır, övülür, rızıklandırılırsınız.
Bilesiniz ki Allahu Teala, şu makamımda şu ayımda, şu yılımda kıyamete kadar cuma namazınızı üzerinize farz kılmıştır. Bir kimse başında zalim olmayan bir devlet başkanı olduğu halde cumayı kılmaya imkan bulup da inkar ettiğinden yahut hafife aldığından dolayı ben hayattayken yahut ölümümden sonra terkeder kılmazsa, Allah iki yakasını biraraya getirmesin, işinde bereket vermesin. Dikkat ediniz! Tevbe edinceye kadar böyle bir kimsenin kıldığı namaz namaz değildir, aldığı abdest abdest değildir, tuttuğu oruç oruç değil, verdiği zekat zekat değil, yaptığı hac hac değildir! O’na bereket de yoktur. Şayet tevbe ederse Allah tevbelerini kabul eder. (İbn-i Mace)

Kaynak: http://www.kuranvehadis.com  



Mucize..

16 Temmuz 2013

RAMAZAN'ın BAŞ TAC'ı GÜLLAÇ..



Bu tarifi Oktay Usta'nın Yeşil Elma Programını izleyerek öğrendim birkaç gün önce. Çok beğenildi. Teşekkürler Oktay Usta...

Malzemeler:

10 yaprak güllaç, 10 bardak ılık süt, 2 su bardağı toz şeker, 1,5 su bardağı pudra şekeri, 1,5 su bardağı hindistan cevizi, 2 su bardağı kavrulmuş ve iri çekilmiş fındık, 2 paket vanilya, 5-6 tane muz.


Yapılışı

-Sütü soğuk ise ılıtalım. İçine toz şeker ve iki paket vanilyayı ekleyerek karıştıralım.

-Hindistan cevizinin yarım bardağını ayıralım. 1 bardak hindistan cevizi ile 1,5 bardak pudra şekerini karıştıralım.

-Tepsiye 1 güllaç(parlak yüzü üste gelecek) yaprağı, 1-2 kepçe süt, pudra şekerli karışım olmak üzere 5 sıra güllaç döşeyelim.

-5. güllaç yaprağına süt ve pudra şekerini dökünce üstünü tamamen muz halka dilimleri ile döşeyelim.

-Muzların üzerine fındıkları bolca dökelim.

-Kalan güllaç yapraklarımızı aynı sırada (güllaç yaprağı + süt + pudraşekeri) döşeyerek bitirelim.

-En üste kalan sütümüzü dökelim bir süre sütünü içine alması için bekletelim. (yaklaşık 45 dakika) 

-Üstünü süsleyerek buzdolabında soğutalım. İftar saati buz gibi yiyelim..

Afiyet olsun..





12 Temmuz 2013

RÜZGAR GİBİ GEÇTİ, GİTTİ, ŞÜKÜR Kİ BİTTİ. Kim demeyin sakın, tabii ki HAZİRAN...







Hani yanınızdan hızla geçip gider ya!.
Hani Rüzgar gibi..
Na farkındalık gibi. Ya da; aymazlık(gaflet)..

İşte böyle.. 
Geçti, gitti, bitti.
Haziran..


RÜZGAR GİBİ GEÇTİ



İrlandalı Scarlett O'Hara (Vivien Leigh) Tara isimli çiftlikte yaşamaktadır. 12 Meşeler Çiftliği'nin varisi Ashley Wilkes'e (Leslie Howard) aşık olduğunu düşünmektedir. Ashley'nin, kuzeni Melanie (Olivia de Havilland) ile evlenme kararı aldığını öğrenir.

Scarlett, Ashley'nin evinde Rhett Butler (Clark Gable) ile tanışır. Ashley ve Melanie'nin evlenmesine engel olamayan Scarlett, çevresindeki erkeklerden biriyle acele bir evlilik yapar. Bu sırada Kuzey-Güney Savaşı patlak vermiştir. Melanie ve Scarlett'in kocası savaşa gider. Scarlett'in kocası savaşta ölür.

Savaş, Güney'in şartlarını çok ağırlaştırır. Scarlett annesini kaybeder. Babası ise aklını yitirmiştir. Melanie ve Scarlett, Tara'da birlikte yaşamaya başlarlar. Ashley'den haber alınamamaktadır. Savaş biter ve Ashley geri döner. Tara'nın vergilerini ödeyemeyen Scarlett, kızkardeşinin nişanlısı ile evlenir ve çiftliği kurtarır. Scarlett'in yeni özgür olmuş fakir zenciler tarafından saldırıya uğraması üzerine Rhett, Ashley ve Scarlett'in kocası intikam almaya giderler. Scarlett'in ikinci kocası da çatışma sırasında ölür.

Savaş biter, herkes Atlanta'ya taşınır, Scarlett bu arada iki kere sevmediği insanlarla evlenmiştir, ikisini de kaybeder, dul kalır ve sonunda yıllardan beri flörtleştiği, nefret ettiğini düşündüğü ama bir yandan da onun kendisini beğenmesini deli gibi arzuladığı Rhett'le evlenir. Rhett, herkesin ekonomik bir yıkım içinde olduğu savaş sonrasının Güney'inde, sonsuz gibi görünen varlığıyla Scarlett için harika bir kocadır fakat Scarlett hala Ashley'e aşık olduğunu düşünmektedir. Bu arada Scarlett ve Rhett'in Bonnie isimli bir kızları olur fakat kızlarını talihsiz bir kazayla kaybederler, bu sonun başlangıcı olacaktır. Çok ağır hastalanan Melanie,  Asley'yi  Scarlett'e emanet ederek ölür, Scarlett de bu arada aslında Melanie'nin ne kadar güçlü, kişilikli ve hayranlık uyandıran bir kadın olduğunu anlamış ve aynı anda yıllardır Ashley'e karşı duyduğu aşkın da bir gençlik yanılgısı olduğunu fark etmiştir.

Fakat Rhett'in de sabrı tükenmiştir ve Scarlett'in Ashley'e olan aşkının bitmesini beklemekten yorulmuştur. Scarlett'in aslında yıllardan beri Rhett'i ne kadar büyük bir aşkla sevdiğini anladığı an, Rhett de onu terk eder.

Scarlett'in felsefesiyle, yarın yeni bir gündür ve bunu o zaman halledecektir...


***

Neden mi anlattım bu filmi?.

Az sonra.

Daha sonra,

Veya en sonunda.. 

Belki de hiç.

Şimdi sıra; Haziran'ı dinlemek de, anlamak da, hatırlatmak da..



Haziran ayı; bezelye, iç bakla, yeşil bakla, ıspanak, çilek, yeşil erik gibi sebze ve meyvelerin gelin olup gittiği,

Enginar, patlıcan, kabak, domates, taze fasulye, semizotu, dolma ve sivri biber, asma yaprağı, taze soğan ve sarımsak, kiraz, kavun, karpuz, kayısı, malta eriği gibi meyve ve sebzelerin gelin geldiği,

İpeğimin böceğimin meyvesi, beyaz dutum ile çatal karam, çingenem, nar tanem, bir tanem siyah dut'umun ise gelin geldiği ay içinde daha kırkı çıkmadan boşanıp çekip gittiği sıcak mı?, ılık mı?, ferah mı?, boğucu mu?  karsız mı kararsız ne menem(tuhaf) bir aydır..

Gregoryen takvimine göre yılın 6.ayıdır ve 30 günlü aylardan biridir. Adı, Süryanice sıcak anlamına gelen 'Hazıran' dan gelmektedir. İngilizce adı olan June ise Jüpiter'in karısı Roma tanrıçası Juno'dan gelmiştir.

Kuzey yarım kürenin Yaz Gündönümü'nü, güney yarım kürenin Kış Gündönümü'nü yaşadığı günlerin ve gecelerin uzayıp kısaldığı Güneşin(Ekvator'un) dünya'ya küsüp az uzağa kaçtığı ayların ilkidir..

Gün be gün incelemeden önce, kah sevip, kah üzülmeden önce var mısınız Haziran'ı biraz sevmeye?:


mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
şimdi sen, denizi de yazmışsındır
beni beter edeceksin ya
martılarını ve simidini İstanbul’un
göz nurum
suyun çiçeğe çimene yürüdüğü bir mevsimde
bana umudu yazmana ne hacet
hadi biraz
şehrin şarkısından ve arkadaşlardan bahset

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada
hadi çocuklardan bahset
herkes iyi diye bir yalan yaz mesela
pazar günleri onları güneşe çıkar
ellerinden tut götür uzak bir limana
sevgili karıma da bir gül diziyorum boncuktan
mahsus selam ediyorum bütün arkadaşlara
mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
kimin aklına gelirdi ki
aşkın ve sevdanın hatrına
bir menekşe büyüteceğim iki ranza arasında
sonra türküler öğreneceğim
zulümün, ayrılığın ve turnaların adına
gönderdiğin kitapları da okuyorum
elin değerse ve zor değilse
biraz çimen taze bir gül yaprağı
karımın sesinden çocuklarımın gülüşünden de koy
bir daha ki mektuba
arkadaşların yüreğini de unutma

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
yağmur da yağıyor mu
ıslanıyor musunuz eskisi gibi
eskisi gibi anıyor musunuz arkadaşınızı
hiç unutmadığım adlarınızı
adımın yanına yazıyor musunuz
bu pazar açık görüş var
çocuklarımı, karımı ve arkadaşlarımı istiyorum
konuşuruz ordan burdan
elleriniz elime yüreğiniz yüreğime dokunur
tamam, biraz da ağlarız
ağlarız işte nolur
mapusluk mevsiminde o kadar olur

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada

mektubun geldi arkadaşım

haziran da geldi







Ve karşınızda Haziran'ın sesi..

-01 Haziran THK kurulmuş (1911). 1932 yılında Tekel kurulmuş, sigaraları ben kerizi (kullananı tenzih ederim, sadece kendime söyleme hakkımı kullandım) 2007 yılına kadar esir almış:( 

Ayrıca; Air France yolcu uçağı bir kişi Türk olmak üzere tam 228 yolcusunu Brezilya yakınlarında Okyanus açıklarına gömdü(2009) maalesef.

-02 Haziran 2005'de 400 Filistin'li tutuklu serbest bırakıldı. 2008 yılılının iki Haziranın da ise Bo Diddley http://www.youtube.com/watch?v=prLQSAXJCeg ile Moda dünyasının 20. yüzyılda yetişen önemli isimlerinden Yves Saint Laurent'in öldü.

-03 Haziran dolu dolu; Gelir Vergisi Kanununun kabulü (1949), AET topluluğunun doğuşu (1955), Humeyni'nin ölümü ve Pekin Tienanmen Meydanında ki büyük gösteriye Askeri müdahalede bulunulması sonucu 2.000 öğrencinin hayatını kaybetmesi (1989).






-04 Haziran'da Orman Genel Müdürlüğü kurulmuş (1937) ve Enflasyon Canavarı tam 32 yıl sonra tek hane (2004).

-05 Haziran 1936'da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kurulmuş. Bence Nüfus Müdürlüğünden sonra ki en önemli kurum.. Biri şahsi biri menkul kimliği..

-06 Haziran 1949'da İhtiyarlık Sigortası kabul edilmiş..

-07 Haziran 1557 yılında Süleymaniye Camii ibadete açılmış, 1920'de Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü kurulmuş. 2012'de ise şair Abdurrahim Karakoç vefat etmiş. Ah Mihriban ah... 


MİHRİBAN


Sarı saçlarına deli gönlümü 
Bağlamıştın,çözülmüyor mihriban 
Ayrılıktan zor belleme ölümü 
Görmeyince sezilmiyor mihriban 

Yar,deyince kalem elden düşüyor 
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor 
Lambada titreyen alev üşüyor 
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban 

Önce naz sonra söz ve sonra hile 
Sevilen seveni düşürür dile 
Seneler asırlar değişse bile 
Eski töre bozulmuyor mihriban 

Tabiplerde ilaç yoktur yarama 
Aşk değince ötesini arama 
Her nesnenin bir bitimi var ama 
Aşka hudut cizilmiyor mihriban 

Boşa bağlanmış bülbül gülüne 
Kar koysan köz olur aşkın külüne 
Şaştım karabahtım tahammülüne 
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban 

Tarife sığmıyor aşkın anlamı 
Ancak çeken bilir bu derdi gamı 
Bir kördüğüm baştan sona tamamı 
Çözemedim çözülmüyor mihriban


Abdurahim KARAKOÇ.

-08 Haziran 1949 yılında, tüm Devlet Memurlarının yakınen bildiği bir kurum (şimdiler de yok) T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü kurulmuş.


Atam; Vatan Sana Minnettar.


-09 Haziran 1942 yılında; Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir için açılan yarışmada Prof.Dr. Emin Onat ve Orhan Arda'nın projeleri birinci olmuş.

1975 yılında Kuzey Kıbrıs'da Türk Anayasa'sı kabul edilmiş.

-10 Haziran 1946 yılında İtalya'da krallığa son verilip Cumhuriyet İlan edilmiş. Bizden çoook sonra!!. 

2007 yılın da Gazeteci Ufuk Güldemir vefat etti. 2008 yılında ise Sudan'da düşen bir uçakta bulunan yaklaşık 100 yolcu ölmüş.. 

Vefatlar bu kadar ile kalsa iyi!. Cemile'nin, Selvi Boylum Al Yazmalım'ın, Toprak Ana'nın, İlk Turnalar ve daha nice yüreğe nakşolan hikayeler, romanlar öksüz kalmış. Cengiz Aymatov işte böyle sıcak mı sıcak bir 10 Haziran günü vefat etti.




-11 Haziran 1868'de Kızılay kurulmuş..

-12 Haziran 2011'de Otuz dört yıl aradan sonra ilk kez seçimler erken yapılmadı (bu seçimlerin sonucunda AK Parti üst üste üçüncü kez İktidar Partisi oldu). 

2012'de ise Ülker Bisküvi ve Çukulata'nın kurucusu Sabri Ülker vefat etti..


Prof.Dr.Sacit Günbey-Devlet Bakanı ve
Prof.Dr.Tansu Çiller-Dışişleri Bakanı ve Başbakan.


-13 Haziran 1993 yılı Türk Siyasetinde önemli bir gündür. DYP başına bir süre sonra Ülkemizin ilk kadın Başbakanı ve ilk kadın Dışişleri Bakanı olacak Tansu  Çiller geçti.

-14 Haziran 2005'de Şili'de bir deprem oldu. 11 kişinin hayatını kaybettiği bu depremden sonra dünya 2008 yılında 7.2 ile Japonya'da sallandı. 6 kişinin hayatını kaybettiği bu deprem de 12 kişi de kayboldu!.

1839'da Jandarma Teşkilatının, 1935'de Etibank'ın kuruluşu dışında başka önemli bir şey yok 14 Haziran tarihinde..

Geldik ay ortasına..

-15 Haziran 1873'de Darüşşafaka (Darüşşafaka, İstanbul'da kuruluşu 1873 yılına dayanan parasız yatılı, karma öğretim kurumudur.
Kelime anlamı Şefkat Yuvası'dır. Babasını veya annesini kaybetmiş, yetenekli, maddi olanakları yetersiz çocuklara hizmet verir[1]. "Eğitimde fırsat eşitliği" sağlama ilkesini amaçlayan kurumda, ilköğrenim dördüncü sınıftan liseyi bitirene kadar eğitim verilmektedir. Öğrenciler, her yıl ülke çapında düzenlenen sınavla seçilir. 1955 yılından beri İngilizce ağırlıklı eğitim verir[1].
30 Mart 1863 tarihli Padişah fermanı ile kurulan ve Osmanlı Devleti’nde eğitim alanındaki ilk sivil toplum hareketi sayılan "Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslamiye"nin (İslam Okutma Kurumu) Kapalıçarşı'daki çırakları eğitmek için yürüttükleri çalışmaların başarılı olması üzerine eğitimin kapsamı değiştirilmiş ve okul, Fatih’te inşa edilen binasında 1873 yılında faaliyete geçmiştir.
Eğitim içeriği kuruluşundan beri çağın gereklerine göre değişen ve kimi zaman telgraf mühendisi, kimi zaman öğretmen yetiştiren bir okul işlevi gören bu kurumdan 1873-1884 yılları arasında mezun olanlar yüksekokul mezunu sayılmıştır[1]. Günümüzde okul, eğitimi Maslak’taki binasında sürdürür; lise bölümü "Özel Darüşşafaka Lisesi" adını taşır ve Anadolu Lisesi statüsündedir. Öğrencilere sunduğu eğitim ve sosyal imkanlar açısından ülkenin en iyi eğitim kurumlarından birisi kabul edilir) kurulmuş..

2004 yılında Ahmet Priştina, 2008 yılında ise Avni Anıl (Avni Anıl (23 Nisan 1928, İstanbul - 14 Haziran 2008, İzmir), Türk sanat müziği bestecisi.
Selimiye’deki Ondokuzuncu İlkokulu bitirdi, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Askerlik sonrası Polis Enstitüsü’ne girdi. 1955 yılında polislikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Üç yıl Akşam gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1955-1967 yılları arsında İstanbul Radyosu’nun haber servisinde çalıştı. 1967 yılında “Anıl Yayın Ajansı”nı kurdu, Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. “Musıkî ve Nota” dergisini çıkardı. “Musıkî Sözlüğü” adı altında dört ciltlik eserinde müzik tarihi için önemli hatıralar yayımladı.
1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.
14 Haziran 2008 günü İzmir'deki evinde, seksen yaşında vefat etti.

Bestelerinden bazıları [değiştir]

  • Rüya gibi uçan yıllar, biraz durun durun biraz
  • Dilşâd olacak diye kaç yıl avuttu felek
  • Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver
  • Biraz kül biraz duman, o benim işte
  • Kader kime şikâyet edeyim seni bilemem
  • Unutamıyorum, unutamıyorum gecem yok artık gündüzüm yok
  • Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi
  • Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan
  • Aşk bu değil yapma güzel
  • Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var
  • Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum
  • İçimde nice uzun yılların özlemi var (Ağla Gitar)
  • Kaderimde hep güzeli aradım
  • Öyle dudak büküp hor gözle bakma
  • Bir peri masalı kulaklarına
  • Bir göz aşinâlığı var aramızda, sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz
  • Gün be gün yaşanan o hatırayı unutup bir yana atmak olmaz ki
  • Şarkılar söyle o sahillerde
  • Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir
  • Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un
  • Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun
  • Şu yalan dünyayı aşksız geçirme
  • Sen ne kadar saklasan gönlündekini
  • Ben yağmur, ben güneş, ben sevgi seliyim
  • Aşk nedir nasıldır, bilen var mı?
  • Firâkınla yansa ten yine vuslat dilemem
  • Ağlaya ağlaya giderim diyor(Gelin alayı)
  • Safalar getirdiniz safa geldiniz dostlar
  • Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler
  • Bir geceye bir ömür verilir Kanlıca'da
  • Gözlerin kömür senin, bakışın ömür senin
  • Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı
  • Aman Adanalı Canım Adanalı) vefat ettiler.

Biraz mola. Bir yaz ortası şarkısı eskilerden, birde Avni Anıl üstat dan unutulmayacak eserlerden..  


          


Ortasına geldik koca bir yılın, koca bir ayın..Karşınızda ikinci yarı;

-16 Haziran'da tarihten bir olay, Barbaros'un Haçlı Donanması karşısında zaferi (1535)

-17 Haziran 2013'de yazar Peride Celal vefat etti.

18-19-20'yi atladım, bu ayın 21'in de soy adıma kavuştum (Soyadı Kanunu 21 Haziran 1934). Ayrıca 21 Haziran 2010'da Gazeteci İlhan Selçuk öldü.

-Atlamaya alıştım ya geçtim 23 Haziran'a. Hatay'ın Anavatana katılması için Ankara'da antlaşma imzalandı(1939). Ayrıca; Tarzan filmlerinde Jane'ı canlandıran İrlandalı kadın oyuncu Maureen O'Sullivan öldü (1998).



-24 Haziran'da da vardır önemli olaylar belki ama ben size 25 Hazirandan bahsetmek istiyorum.

-25 Haziran 1861'de Sultan Abdülmecit ölmüş. 1950'de Kore'de savaş başlamış. 1993'de ise İlk kadın Başbakanımızın kurduğu 50. Hükümet, Cumhurbaşkanından onay aldı.

-26 Haziran'da gelmiş geçmiş en büyük albüm satış başarısı yakalayan pop müziğin efsanelerinden biri, siyahi dev:



vefat etti(2009). Milyarlarca insan gözyaşı döktü...Ne yalan söyleyeyim bende :(

-28 Haziran Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş günü kabul edilir. Yıl olarak da M.Ö.209!!

-29 Haziran 1913 Balkan Savaşının başlaması, 1938'de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün kuruluşu ve;

A Milli Futbol Takımımız 2002 Dünya Kupası finallerinde Güney Kore'yi 3-2 yenerek Dünya 3.sü olma hakkı kazandı.







-30 Haziran 1982 Cenevre'de Stratejik Silahların Sınırlandırılmaları Görüşmeleri (START)'ın başlatılması ile stop oldu Haziran:)

Yılların Haziran'ı bitti gitti. 2013'ün Haziran'ı ise kaos içinde geçti. 

Belki makul ve mantıklı istekler, sinir uçlarına yapılan baskı ile kışkırtma ile büyüdü, büyüdü, büyüdü..

Camlar kırıldı 
Canlar yandı.

Evler ocaklar söndü. :(

Kimse kimseyi dinlemedi. Herkes sadece ben haklıyım dedi. Lakin hak aramanın da, arayanı dinlememenin de sınırları ihlal edildi.

Hayat; Haziran 2013'de kötü esti. 

Sert bir 'Rüzgar Gibi' güzellikleri biçti geçti..

Bir zamanlar öteki sayılanlar son on yılda ötekilikten çıktılar..


Son on yılda öteki olanlar ise bir zamanlar öteki olanları bence anlamakta zorlandılar..


Böyle esmemeliydi bu deli Rüzgar.

Tahta bir kulübenin içinde esip, oradan çıkmayı beklemeliydi..

Canlar gitti, paralar savruldu bitti..


Giden canlara da yanalım, gelen darboğaza da şimdi.


Halbuki şu yapılacaklar çok güzel:


























Bir gazetede gördüm bu projeleri. Gerçekleştirelim bunları. Daha nice projeleri olanların projelerini toplayalım. Değerlendirelim.. 

Gerçekleştirelim!.


Muasır Medeniyetler seviyesine değil, daha üstüne çıkalım..


Muasır medeni Haziran'lar yaşayalım..


Bunlardan daha güzel projeler varsa anlatın bana da, ona da, herkese de..


Esecek 'Rüzgar'ı o kulübeden o projeler için çıkaralım..


Yoksa anlatacak bir şey,


Bunları yapalım. 

En gelişmiş, en büyük, en güzelleri biz yapalım. 

Bu Haziran'ı unutalım, iyileşelim, birbirimizi çok sevelim.


Daha daha güzel, daha medeni Haziranlar'da buluşalım.


Madem Temmuz'dayız, artık Temmuz'u yaşayalım.

Dün geçti, Yarınlar için çalışalım...





Not: Aralardaki bilgiler Netten.