Bölüm 2
Aralık 2011, sabaha karşı..
************************
************************
Göklerin bando çaldığı bir geceyi ardımızda bıraktık. Tan yeri ağarmak üzere. Sabah ezanı okundu okunacak.
Kaşlarını çatmış, yeryüzüne kara kara bakan bulutlar, dağılmış çoktan. Tatlı bir kızıllık hakim hem yeryüzüne, hem gökyüzüne..
Öyle üşütmeyen bir esinti var ki balkonumda, toprağın kokusunu taşıyor burnuma.
Toprağın kokusunu, hayatın kokusunu, hatıraların kokusunu..
Bütün gece balkondan dışarıyı seyrettim. Güneşin doğuşunu karşılamak istedim birde saba makamında okunan ezan sesi ile titremek..
Yalnızdım bu saatte. Bir ben vardım dışarıda, birde kumrular ve serçeler. Cadde ıslaktı, kaldırımda ki eğriliklere yağmur sularından birikintiler olmuştu. Birikmiş yağmur suları ve etrafında hareler.
Yalnızdım bu saatte. Mevlana'nın bir sözü geldi birden aklıma:
'Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım,
'Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım,
yanlız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından,
yanlızım ben.'
Ellerimi semaya açarak, ahenk dolu bir sesi dinledim. Hala yanlızım, ortalık epey aydınlandı, bu kez de bir şarkı dilime dolandı:
'Gün ağarırken, boynum bükülür
Dalarım uzaklara, gönlüm sıkılır.
Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim
Sorma yangınlardayım zaman zaman.'
***
Aynı gece 4-5 saat önce..
********************
Önce pıt, pıt, pıt diye yağan bir yağmur sesi, sonra gökler yarıldı sanki..
Akşam misafirim vardı. Çaylar içildi, sohbet neşe içinde geçti. Bir ara telefonum çaldı, arayan Faylat'tı.
Faylat..
Osman amca ve Kezban teyzenin küçük kızı Faylat. En küçük çocuğu Halil'di. En büyük çocuğu ise Sultan. Sultan abladan sonra sırasıyla; Remzi, Nezahat, Faruk, Faylat ve Halil.
Yaz yağmurlarının sedefli inciler gibi çiselediği bir günden, 1979 yılının haziran ayında uzaklaştırıldığım şehrimden, o çok sevdiğim sokağımdan, çocukluğumdan bir sesti Faylat..
********************
Önce pıt, pıt, pıt diye yağan bir yağmur sesi, sonra gökler yarıldı sanki..
Akşam misafirim vardı. Çaylar içildi, sohbet neşe içinde geçti. Bir ara telefonum çaldı, arayan Faylat'tı.
Faylat..
Osman amca ve Kezban teyzenin küçük kızı Faylat. En küçük çocuğu Halil'di. En büyük çocuğu ise Sultan. Sultan abladan sonra sırasıyla; Remzi, Nezahat, Faruk, Faylat ve Halil.
Yaz yağmurlarının sedefli inciler gibi çiselediği bir günden, 1979 yılının haziran ayında uzaklaştırıldığım şehrimden, o çok sevdiğim sokağımdan, çocukluğumdan bir sesti Faylat..
Fazla uzun konuşmadım Faylat'la da, annesi Kezban teyze ile de. Hem misafirlerim vardı, hemde şaşırmıştım aramasına. Numaramı saklamış olmasına..
Sohbetler bitti, geç saatte misafirlerim gitti. Ortalığı toparladım. Bardakları, tabakları bulaşık makinasına attım. Yağmur hızlanmıştı. Üstelik akşam Faylat aramıştı.
Şaşırmıştım; hem aramasına, hem telefon numaramı saklamış olmasına.
Şöyle ki:
1979 yılını, 1980'e bağlayan yılbaşı tatilinde İzmir'e gittim bir kez daha. Sevmediğim bir yılbaşı tatiliydi. Hatıralarımdan büyük bir bölümünü silip attığım bir 31 aralık günüydü tekrar gidişim Arap Fırını Caddesine, sokağımıza. Sadece Sema'lara uğradım. Üzgün olmadığımı göstermek ister gibi.. Fazla oyalanamadım, annem ve ablam görür de, niye geri geldin diyerek kızarlar sandım. Halbuki o sokaktan, o evden, evimizden ayrılalı aylar olmuştu. 7 koca ay. Ama o ikisinin içime saldığı korku hala hüküm sürmekteydi. Sema'ya ve annesine yaptığım ziyareti kısa kestim ve canım, canım, canım arkadaşım İnci'me gittim. Faylatı görmedim bile..
İkinci gidişim, 1984 yılının sonlarında, hatta tam tarihi bile hatırlıyorum: 19 kasım 1984 Pazartesi..Annem ve ablam buralardan ayrılmışlar. Sema'ya uğradım yine, yaklaşık iki yaşındaki kızımla birlikte.
Sema; büyük aşkı Ayhan ile evlenmiş, hatta kısa bir süre önce doğum yapmış. Ee bebekli ev kısa ziyaret edilir. Araya yıllar girmiş, ortak anılar Sema nezdinde silinmişti anlaşılan. Sonra Kezban teyzelerin evine gittim. Kapı açıktı her zaman ki gibi, terlikler, ayakkabılar yine karma karışıktı. Faylat yoktu evde. İşteymiş. Benim memuriyetteki ilk izin ayım idare tarafından Kasım olarak belirlenmişti, ben kış aylarında izin kullanırken insanlar çalışıyorlardı. Kezban teyze huzursuzdu. Benim onlarda olduğum duyulsun istemiyor gibiydi. Sanki suçluydum yada mahallenin 'kadı kıran baş keseni ablamla annemdi de benim onlarda olduğum duyulursa cezalandırılacaklar. Adımı, yeni soyadımı, yaşadığım şehri ve iş yerimi bir kağıda yazdım oradan ayrıldım. O zamanlar evlerde telefon yok, iş yeri adresi en sabit bulunma şekli..
Aradan çok uzun yıllar geçti. 1996 Nisanında bir kez daha gittim çocukluk sokağıma. Bu kez Faylat evdeydi. Ama her şey gibi oda değişmişti. Yıllar önce annesi ne kadar mesafeli davrandıysa, şimdi de Faylat soğuktu. Kış gibi soğuk, hiç eğlenceli anılarımız olmamış gibi soğuk..
Gelişigüzel bir sohbet, yine telefonlarımı almalar, karşılığında kendi numarasını bile vermediği soğuk zamanlar ve ziyaret bitti..
Akşam çok yağmur yağdı. Benim misafirim vardı. Birden telefon çaldı, arayan Faylat'tı...
***
Tekrar sabaha karşı..
************
Artık gün ağardı. Bilmem neden bu gece uykum kaçtı. Güneşin doğuşunu izlemek istedim, birde saba makamında okunan ezan sesi ile titremek.
Güneşin doğuşunu izledim. Tüm azametiyle gökyüzünde yükselişini seyrettim. Ezanın sesini dinledim. Yarabbim şükürler olsun sana dedim.
Yine Mevlana geldi aklıma:
'Bedenler; ağızları kapalı testilere benzerler.. Her testide ne var? sen ona bak'
Benden geriye gittim bu gece. Birde baktım onlarca iz, onlarca hece.
Şimdi biraz uyumalıyım, uyanınca izleri sıraya koymalıyım.
Göklerin bandosu sustu, şimdi kulaklarımda önce keman sesi gibi usul usul, sonra tempolu bir ses..
Tararay taray tarayrayray, ....rap, rap, rap...
Hatıraların ayak sesleri..
Aradan çok uzun yıllar geçti. 1996 Nisanında bir kez daha gittim çocukluk sokağıma. Bu kez Faylat evdeydi. Ama her şey gibi oda değişmişti. Yıllar önce annesi ne kadar mesafeli davrandıysa, şimdi de Faylat soğuktu. Kış gibi soğuk, hiç eğlenceli anılarımız olmamış gibi soğuk..
Gelişigüzel bir sohbet, yine telefonlarımı almalar, karşılığında kendi numarasını bile vermediği soğuk zamanlar ve ziyaret bitti..
Akşam çok yağmur yağdı. Benim misafirim vardı. Birden telefon çaldı, arayan Faylat'tı...
***
Tekrar sabaha karşı..
************
Artık gün ağardı. Bilmem neden bu gece uykum kaçtı. Güneşin doğuşunu izlemek istedim, birde saba makamında okunan ezan sesi ile titremek.
Güneşin doğuşunu izledim. Tüm azametiyle gökyüzünde yükselişini seyrettim. Ezanın sesini dinledim. Yarabbim şükürler olsun sana dedim.
Yine Mevlana geldi aklıma:
'Bedenler; ağızları kapalı testilere benzerler.. Her testide ne var? sen ona bak'
Benden geriye gittim bu gece. Birde baktım onlarca iz, onlarca hece.
Şimdi biraz uyumalıyım, uyanınca izleri sıraya koymalıyım.
Göklerin bandosu sustu, şimdi kulaklarımda önce keman sesi gibi usul usul, sonra tempolu bir ses..
Tararay taray tarayrayray, ....rap, rap, rap...
Hatıraların ayak sesleri..
canım gerçekten çok içten ve çok anlamlı yazıyorsun...
YanıtlaSilnerden alıyorsun bu ilhamı??
yüreğine sağlık...
kocaman sevgiler...
Sağol şirinem. kimbilir yaşadığım ve çok duygusal olduğum için herhalde..sevgilerimle canım benim..
Silne güzel yazmışsınız...
YanıtlaSilsüpeer....
teşekkür ederim, bilmem ki, güzelmi ki.. sevgilerimle. yine gel emi...
SilYazını yaşayarak okudum canım.Annen ve ablan durumu...anlamadım ama üzüldüm.Eski tanıdıklara gittiğimde bende çok hayal kırıklığına uğramışımdır.yıllar sonra büyük bir heyecanla gidip karşılığında soğuk karşılanmak üzüyor insanı..Geçmişe karşı bende çok vefalıyımdır ama karşıdakilerde hep öyle olsa...sevgiyle kal.
YanıtlaSilcanım benim çok teşekkür ederim güzel yorumuna . benden de sevgiler..
Sileğer imam efendinin sesi güzelse sabah ezanı mest eder insanı..
YanıtlaSilFaylat diye bir isim ilk defa duydum. Kısaltma isim gibi geldi :)
Sabah vakitleri benide hep geriye götürür.. Kendi küçük denizimde kaybolurum..
evet imamın sesinin güzel olması en büyük etken. Ama makamında okunursa çirkin sesde fark edilmeyebilir sevgili dönence.Aslında nüfusunda FAİLET yazılıymış ama söylemek zor diye ailesi Faylat derdi..Bu bölümde git geller yaşadık değilmi. sevgiler..
SilSen bi tanesin ki....
YanıtlaSilYuregime inch tanesi gibi yumusacik yagdi paylasimin.
Sen hep yaz emi...
:)
Sardim seni muhabbetle canisi...
Sende birtanesin canım benim. Hep yazacağım daha doğrusu yazmaya çalışacağım. sevgiyle öptüm seni. iyi hafta sonları..
Silmüzik eşliğinde aldın tuttun yaşadığın diyara götürdün beni ablam ya...
YanıtlaSiltoprak kokusu ve ezan sesi ile titremek ne ince noktalar..
sevgilerimle ablam:)
güler yüzlü gülen gözlü güzelim sende yorumunla lezzet kattın dünyama. canım benim. iyiki tanıştık seninle..
Silbana aynı seylerı hıssetmısız derken
YanıtlaSilbazı kucucuk ayrıntılar dıkkatımı cektı yazında
vuslat bazen ınanamıyorum okurken bu kadar mı olur dıye
yagmur u anlatırken benım de anlatımımda pıt pıt sozcuklerı yer alır
işte belkı de ondandır senı bu
kadar kendımden hıssedısım
canımsın
Evet Öykücüğüm bazen ne kadar kalplerimiz anlatımlarımız tesadüf ediyor bende şaşıyorum. Birbirimizsiz olamadığımız arkadaşlıklar yakınlıklar oldu burada, hep gözlerimin aradığı kalbimin onu hissettiği yakınlıklar. İşte bunlardan birisin. Öyle çok seviyorum ki seni, sizleri ve öyle girdinizki yaşantıma sizsizliği düşünemiyorum. Çok öptüm seni kuzum..Anne gibi öptüm, abla gibi, arkadaş gibi, dost gibi..İyi hafta sonları..
SilÇoğu zaman yazdıklarınızı okuyunca şaşırıp kalıyorun tek satıryazamıyorum ama bu defa yazacağım.... yaşanmışlıklarımız bizi biz yapan iyi, kötü farketmez diğerleri değil ne hissettiğimiz bundan sonra atılacak adımların belirleyicisi.Ah be sevgili Vuslat seni her okuyuşumda aynı yolardan yürüyen bir gönüldaşım gibi hissetmem işte bu nedenle susup kalakalmamdandır bizlere iyi hisler veren dostlar yanıbaşımızdan eksik olmasın diğerleri ise fersah fersah uzakk.
YanıtlaSiltek kelimeyle amin diyorum ama ben iyi hisler veren gerçek dostların çok azaldığını gözlemledim. inşallah yanılıyorumdur esintim..sevgilerimle.
Sililk bölümdeki şarkı ah ah ne anlamlı değil mi.
YanıtlaSilama mevlananın sözü süper süper.
gece geç saatler ya da sabahları insan böle olur değil mi bazen, hatıraların ayak izlerine basar gider,uzaklara bakar, minnaklığına, pişmanlıklara filan, ufff.
faylat ilk senden duydum.
ordan neden böle kötüce hatıralarla ayrıldınız bakalım annen sen anlarız zamanla. bi şeyler geçince eskisi gibi olmuyo hiçbişi herhalde. o günlere dönebilsen mesela değil mi. sanırım insan çocukluğun masumluğuna dönmek istiyor. o sorumsuz günlere.
:)
beğendiğine sevindim deep. teşekkürler canım benim.
SilSEvgili Vuslat, bu yazını okurken arada birşeyler kaçırmışım gibi geldi, bu yüzden 25 numaralı yazına geri döndüm, ipucu aradım bulamadım. Bize daha sonra mı anlatacaksın bu evden ayrılış hikayeni. Aradaki boşlukları çok merak ediyorum canım. Kafam karıştı da. 25te hala küçük bir çocukken 26da evden ayrıldığını doğumunu falan yazmışsın. Arada neler oldu. Çatlayacağım.
YanıtlaSilsevgili Sevda'cığım, ilk 25 bölüm hep hatırladıklarımın sırayla anlatımıydı ve hiç biri tarih ile başlamıyordu dikkat edersen. 26. bölüm yağmurlu bir gecenin ve arayan çook eski bir arkadaşın arkasından hatıralara geri dönüş. aslında kurgu öyle 26. bölüm ilk 25 bölümü hatırlayıp anlatmaya nasıl başladığım. 27 tekrar 25'in sonundan devam edecek merak etme tatlım. Sevgilerimle..Canım benim..Hem yakında senin isminden bir karakterde girecek:))
SilCanım benim günün en sevdiğim zamanı güneşin doğuşundan az önce, senin anlattığın gibi ezan sesini dinlediğim zamandır. Bu dünyanın zamanı değil sanki. Sihir gibi. Çok öpüyorum canım :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Ahu'cum evet bende çok seviyorum o zamanları. Sevgilerimle canım..
SilAğlarım amaaa canımsın yağmur yüreklim,
YanıtlaSilseni çok seviyorummm
bendeeee siyah kuğum zarif kuğum saçları deniz yıldızlı kuğum bende seni çok seviyorum...
Silah...bu kraldan çok kralcı kesilenler...demek istedim...
YanıtlaSilyazını okuyunca vuslatcığım:(
Sağol Cep Aynam teşekkür ederim, öyle hayat bu. Çoğu insanlar çıkarları doğrultusunda hayat sürüyorlar. Ben doğruyum ben bilirim ben kırılırım benim çıkarlarım ben ben ben o yüzdende kimden fayda sağlayacaklarsa yakın dur kimle işleri bittiyse yerden yere vur.
SilKoş krala yaşasın kral . Ona yaran.
Sen taşı, mazur gör, yap-et, kaprislerini çek bir gün sen kapris yaptığında silkelesin atsın seni. Birde böyleleri var. neyse iki gündür doluyum her konuyu buna getiriyorum birine kızdım da. Neyse. Uğramana çok sevindim. Sevgilerimle..
canım ya yüreğine sağlık...
YanıtlaSilkocaman sevgiler...
tatlım canım Şirinim çok çok çok öptüm seni..
SilABLACIM ELLERİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK.
YanıtlaSilSABAHA KARŞILARI ÇOK SEVERİM...
İNSANIN İÇİNE HUZUR VERİR BİRDE YAĞMUR YAĞDIMI HARİKA OLUR...
ne guzel yazmissin .kalemine parmaklarina saglik.
YanıtlaSilNe güzel yazıyorsun okumaya doyamıyorum hüzünlerde sevinçlerde bizim için eskisi gibi bloğa girmiyorum şu an bir hastane odasından yazıyorum eşim rahatsızlandı sevgiler selamlar diyorum değerli insan..
YanıtlaSil