Kütüphane Hayali.. -17
Körfez de gün akşam oldu.
Güneş batıyor, kızıl bir grup gökyüzünü sarıp sarmaladı.
Martılar, mavi karabataklar ve pelikanlar akşam gıdalarını topluyorlar sakin sulardan.
Evimize dönüyoruz. Çok uslu durdum. Hiç yaramazlık yapmadım. 1737 sokaktan hızlı hızlı yürüdük iskeleye doğru. Bundan sonra pek çok kez gidip geleceğimiz bu sokak çok güzel. Bana göre körfeze çıkan her sokak güzel. İster Karşıyaka'da olsun, ister Konak'da.
Doğrusunu söylemek gerekirse en çok kendi mahallemizi seviyorum.
Arap Fırını Caddesinden geçmeyi, 1.Beyler sokağından 2.Beyler sokağı yönüne yürümeyi bazende başka sokak çıkışlarından Kemeraltı'nın kalabalığına akmayı, Konak Meydanına, Saat Kulesinin önüne, İzmir'in tam göbeğinde olmayı çok seviyorum.
En çok 1.Beyler sokağından hoşlanıyorum. O sokakda, Kemeraltı yönünden kendi mahallemize doğru yürürken, sağ tarafımda kalan yüksek duvarların arkasını merak ediyorum.
Bayaa bayaa hava kararmaya yüz tuttu artık. Dönüşte; giderken ki kadar kalabalık değildik diye hatırlıyorum nedense. Eve vardığımızda, alt kattaki odamızın şavkı (armut lamba veya florasan) yanıyordu bile. Babam evdeydi. Canım babam, bir tanecik babam. Eve girer girmez gezmelik elbiselerimizi çıkardık, ellerimizi yıkadık, annem akşam yemeğini hazırlarken ben babamın kucağına kurulmuştum çoktan.
Babam saçlarımı okşadı. Kara kızım dedi. Ablan özlemiş mi seni?. Konuştuk, konuştuk. Yemeğe kadar bıdır bıdır soru yağmuruna tuttum onu yine. 1.Beyler sokağındaki o iki katlı binayı sordum babama. Üstünde yazan harfleri ezberlediğimi ancak çizerek gösterebileceğimi söyledim. Babam güldü. Akıllı kızım benim dedi. Onun kalemini aldım. Küçülmüş mor bir kurşun kalem.
Birşeyler yanlış ama ne?. Düzgün de yazamadım zaten. Bir daha geçerken daha dikkatli bakacağım. Düzgün yazmama gerek kalmadı ama, babam anladı. Kütüphane orası dedi, çocuklar için masal kitapları var, okuma yazma öğrenince gidersin sende.
Hemen okuma yazma öğreneceğim. Okul çocukları ile birlikte bende oraya gideceğim. Yatma vakti geldiğinde; o günü, kurabiyeleri, zülbiyeyi, ablamın evini, 1737 sokağı, martıları, dalgaları herşeyi herşeyi unuttum. Uykuya dalarken aklımdaki tek şey, masal kitapları ile dolu o yer. Biliyorsunuz ben sadece bir masal biliyorum: Hain kurt ile kuzuların masalını:
Tarana tarana lilin gufayi, evimize, köyümüze, cici cici ya na tafya, ya na tafya.
Nermin'ler gelse, Nesrin gelse biz hep birlikte otursak, annem yine bize masal anlatsa. Anlatmazsa; neydi oranın adı, oraya gideceğim kendim okuyaaaa.
Derin, güzel, masal gibi bir uykuya daldım. İşte çok küçük olup da unutamadığım bir gün daha geçti gitti, uykunun kollarına, masalların eşsiz diyarına.. Yıllarca da kaldı hafızamda.
Günler geçiyor, ben biraz daha büyüyorum. Çat pat okumaya başladım. Her gün ikindiye yakın babam eve gelince onun yanına oturuyorum. Pulları ayırmasını, sesli olarak rakam ve isimleri yazmasını izliyorum. Ağzından çıkan seslerle yazdığı şeyleri eşleştirerek, harfleri öğrendim. Harfleri birbirine çatmayı da öğrendim. Çoğu akşam Hamdi bey amcalara oturmaya gittiğimizde Nermin'e de soruyorum harfleri. Benim okula gitmeme daha 2-3 sene varmış. Ama ben şimdiden öğreniyorum ki, masal kitapları ile dolu kütüphaneye gidebileyim.
Okumaya merak sardığımdan beri hayat daha güzel. Kolay öğreniyorum. Radyo dinliyorum, duyduğum kelimelerin hangi harf ile başladığını gözlerimi kapayıp canlandırıyorum.
Çocuk oyunlarının bir çoğunu da öğrenmeye başladım. Artık yavaş yavaş mahalledeki çocuklarla oynayabiliyorum.
Annemin ve babamın çok akrabası ve ahbabı var. Annem çok seviyor gezmeyi. Komşularla arası iyi. Ablamı özlüyor ama, banada çok kötü davranmıyor bu aralar. Aslında insanlar benim başımı okşayıp:
*afferin çitlenbik, ne kadar akıllısın sen böyle diyorlar ya, annemde hemen:
*evet diyor, okumayı söktü nerdeyse, okula giden çocuklardan daha düzgün çizebiliyor harfleri.
Annemden bunları duymak çok mutlu ediyor beni. Onun gözüne girmek, babam kadar sevmesini sağlamak yada ablamı sevdiği kadar benide sevdiğini hissetmek, büyük önem taşıyor. Daha küçüğüm, anne kokusuna, anne şevkatine ihtiyacım var. En az babamın sevdiği kadar sevmesine.
Arap Fırını Caddesi 842 sokak. Mekke Yokuşu Merdivenlerinin yukarıdan aşağıya görünüşü. |
Nasıl unuturum ben bu sokağı. Bu sokak unutulurmu?. Birbirine çok yaklaşmış, herkesin herkesle kaynaşmış, içli dışlı olduğu yaşamlar, yaşananlar.
Okumayı öğreneceğim, 1.Beyler'e gideceğim. Kendime masallardan harika bir dünya çizeceğim.. Asla bu sokağı unutmadan.
Evet burayı hiç unutmayacağım. Harika dünyamda, harika ailemle, harika günler yaşayacağım..
./..
ben mesleğini çok merak ediyorum yaaa nereye kadar okuyabildiğini şuan nerde olduğunu ne iş yaptığını devamını merakla bekliyorum ...
YanıtlaSilumarım umarım...
YanıtlaSilbundan sonrası, çok daha sevgi doludur ...
merakla bekliyorum ve sevgiyle kucaklıyorum:)
nne kadar güzel yazmışsın... merakla bekliyorum ;)
YanıtlaSilSeni listeye aldım bu arada ;)
Hepsini yazacağım sırayla salişim. Canım benim. Sevgiler.
YanıtlaSilAh ah cepaynam nerdeeee. Sevgiler.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilhoşgeldin fincan teyzem. görüşelim sık sık.sevgiler.
YanıtlaSilNe kadar güzel günler umudetmişsin!..
YanıtlaSilUmut..İnsanı ayakta tutar ama degil mi...
Elbette PENELOPE'M UMUTSUZ YAŞANMAZKİ. uMUT OLMADAN YARIN OLMAZKİ. HER BİTEN GÜN ÖNCE UMUTLA DOĞAR. sENİ SEVİYORUM. öPTÜM KOCAMAN.
YanıtlaSilUmutlar olmasa yaşam bu kadar değerli olmazdı yüreğinize sağlık beğeniyle okuyorum devamını bekliyorum sevgilerimle
YanıtlaSilHmm hmm okuyorum , bazende ağlıyorum ne güzel hayatını kaleme dökebilme cesaretinde bulunuyorsun ,çok güzel yağmur yüreklim bazen ertesi gün gelip tekrar aynı yazıyı okuyorum içime iyice işlesin diye sevgilerimle...
YanıtlaSilHer zamanki gibi ilgi ile okudum. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilCanım sayanlaruyam çok seviniyorum beğenmene. Çok teşekkür ederim canım benim.
YanıtlaSilSiyah kuğum zarif kuğum güzel kuğum teşekkür ederim. sevgilerimle.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Hüseyin bey beğenmenize sevindim. tekrar Teşekkürler.
YanıtlaSilKafamda oluşan düşünceleri böyle güzel ve akıcı kelimelere dökebilmek isterdim,ilgiyle takip ediyorum,sevgilerimle:)
YanıtlaSilErguvan vakti teşekkür ederim sağol.Beğeniniz teşvik oldu. sevgiler.
YanıtlaSilCanım senin bu güzel yazının üstüne hiç bir şey okumadan uykuya gidiyorum.. Sayende yine sıcacık duygularla.. Sevgilerimle :)
YanıtlaSilİnşallah Vuslatım inşallah.
YanıtlaSilHer seferinde öyle merakla okuyorumki bu küçük kızın yaşadıklarını. Nolur diyorum daha fazla, daha fazla.
Sıcacık sevgilerimi gönderiyorum o küçük yüreğe..
Bende sabah sabah senin yorumuna gözlerimi açtım Ahucum. Teşekkürler. Sevgiler.
YanıtlaSilAslıcım günaydın tatlım. Bende fırsat buldukça hemen yazmaya çalışıyorum o küçük kızı.. Sevgiler.
YanıtlaSilKüçük kızın şu anda harika ailesiyle , harika günler yaşadığını düşünüyorum . Ama aradaki zamanda yaşananların bıraktığı izler olmasaydı keşke . İşte bu yüreğimi acıtıyor Vuslatım .
YanıtlaSilSevgilerimi yolluyorum yüreği sevgi dolu , akıllı küçük kıza.
Aldı kabul etti güzel tüm dilekleri Zeynepciğim. Öptüm canım benim.
YanıtlaSilMinecim, uğradığına çok sevindim. sık sık beklerim.yarında ben sana iadeyi ziyarete gelirim:)Sevgiler.
YanıtlaSilİzmir'i göresim geldi yazdıklarınızdan..Takipteyim.
YanıtlaSilCANIM NASILSIN
YanıtlaSil:)
Merhaba Vuslat,
YanıtlaSilMekke Yokuşunda hangi yıllarda yaşadığını merak ettim.
1967 ve sonrası..Kim olduğunuzu bende merak ettim doğrusu..
SilKaç yılına kadar?
SilMuhtemelen ayrı zamanlarda aynı mekanda yaşamış iki kişiyiz :)
Çok hoşuma gitti blogunuz :)
1979 haziran'a kadar...:(
SilBen çok küçükken ayrılmışsınız. 4 yaşındaymışım.
YanıtlaSil