Ne zaman sonbaharı düşünsem, ölmemi istemeyen birisi, elleriyle birlikte aklıma gelir. |
En kara baht.
Dramın dibi..
''Çinko kaplama banyo küvetinde, berbat bir biçimde banyo almayı gerektiren yeni giysilere-tiksintiyle bakıyordum. Çinkonun üzerinde ayağım kayar, oynayacak, suda kalacak zaman olmazdı, çünkü çinko küvetin içinde su çok çabuk soğurdu, ancak sabunlu suların bacaklarımın arasından aşağı bir perde gibi akmasına yetecek süre dışında, çıplaklığın tadını çıkarmaya zaman ayıramazdım. Daha sonra sıra, zımpara gibi havlulara, kirlerimin ürkütücü, küçük düşürücü bir biçimde yok edilişine gelirdi. Sinir bozucu ve düş gücünden yoksun bir temizlik. Kollarıma, yüzüme mürekkeple yapmış olduğum işaretler, bütün yapıtıklarım ve günün öteki birikimleri yok olur, onların yerini soğuktan ürpermiş olan tüylerim alırdı.''
"Küçük kara derili bir kız, küçük beyaz derili bir kızın mavi gözlerine özeniyor ve o özleminin özünde yatan korkuyu ancak özlemi gerçekleştiren bir kötülük yenebiliyor."
"En Mavi Göz", aile içi şiddetin tam ortasında büyüyen ve ne kadar 'çirkin' olduğu kendisine sürekli hatırlatılan kara derili, küçük bir kızı, Pecola'yı hikayeliyor. Çirkinliğinin sürekli kafasına vurulması, onda asla gerçekleşmeyecek bir arzu yaratıyor. Tanrıya yalvarıyor, beyaz derili ve yeryüzündeki en mavi gözlere sahip olabilmek için. Roman boyunca, sadece Pecola'nın değil ebeveynlerinin (babası Cholly ve annesi Pauline) de oldukça sıkıntılı, zorluklarla dolu bir hayatlarının olduğu anlaşılıyor. Bu cefalı yaşam, aralarında bir zamanlar var olan aşkı söndürüyor ve fiziksel şiddete varan, sık ve yoğun tartışmalara zemin hazırlıyor. Şiddetin doruk noktası da babası Cholly'nin Pecola'ya tecavüz edip hamile bırakması oluyor. Tecavüzün arkasındaki motif belirsiz ve karmaşık. Muhtemelen hem aşkın hem de nefretin bir birleşimi. Romanın sonunda Pecola'nın bebeği prematüre doğuyor ve ölüyor, Pecola'yı deliliğe sürükleyerek. (Netten alıntı)
İstismar, taciz vs. harici Pecola'da kendimden izler buldum.. Neler mi?. Mesela Pecola beyaz olsaydı güzel olacaktı ona göre..Siyahlar, beyaz olmanın güzellik ve ayrıcalığına asla kavuşamazlardı.. Benim de; gözlerim şehla olmasaydı, bakış kusurundan kaynaklanan hafif yana eğik duran boynum olmasaydı, eh biraz da yaşıtlarım kadar olaydı boyum, onlara göre daha iri durmasaydım 'ben'de' güzel olabilirdim.. Güzel olsaydı sevilirdi Pecola, ben de annemin ilk evlatlığı olaydım sevilirdim. Derisi beyaz, gözleri 'En Mavi' olsaydı çirkinlik, olumsuzluk,istismar, acı olmayacaktı hayatında. Annem de benim kokumla anne olsaydı şayet, hiç dövmeyecek, hiç cimciklemeyecekti. Pecola ırkçılığın ezikliğini, ben sevginin eksikliği hissederek büyüyoruz.
Aramızdaki fark; o büyüdükçe (tabii yaşadığı fiziksel istismar en büyük etken) delirmiş, ben büyüdükçe biraz akıllandım gibi gibi..
1993 Nobel Edebiyat ödülüne layık görülmüş yazar Toni Morrison. Amerikalı siyahları anlatmış çoğunlukla; eşitliğin göz ardı edilişini, kimlik ve ten rengi dışlanmışlıklarını, ezilmiş, istismar edilmiş kadın ve çocukları..
En Mavi Göz ilk romanı yazarın.
İçimizi burkan, kalbimizden yaralayan bazende sinirden, mide bulantısından kıvrandıran ilk romanı..
4 mevsime, 1 yıla sığmış yaşadıkları.. Sonbahar, Kış, İlkbahar ve Yaz olarak bölümlendirilmiş Pecola'nın başından geçen hazin, bir o kadar da iğrenç hikayesi.
1940'larda geçen hikayeyi Pecola yaşamış, Claudia da onun yanında gibi anlatmış. Mavi gözlü olmak istemiş. Sarı saçlı, beyaz tenli. Shirley gibi (o yılların güzel çocuk yıldızı Shirley Temple'ye benzemek istemiş).
Ve Tanrı'ya dua eder, yalvarır! Mavi gözlü olursa tüm çirkinlikler bitecek, herkes onu çok sevecek.. Beyaz olursa utanmayacak. Çok mutlu olacak..
Şimdi tam zamanı..
En Mavi Göz'ü okumanın,
Hissettirdiklerini anlamanın.
Not: Yaşıyorum..
Sağlığım yerinde..
Ve hâla çalışıyorum :))
Özlettirdin kendini, hoş geldin. İyi olmana sevindim.
YanıtlaSilBu arada romanı merak ettim ama okumakta istemiyorum bu aralar çok dokunuyor bana hüzün..
Nur'um canım.. Aslında o kadar özledim ki hepinizi..Neler yaşadım neler ayrı günlerimizde. Aklım kalsada herbirinizde, yazamadım, okuyamadım, dolanamadım.. Bu gün çok uzun zamandan sonra birkaç konuşma metni yazmak zorunda kaldım. Ve anladım ki özlemişim yazmayı.. Usta yazar değil, çok güzel ve çok iddealı değilim ama kendimce kelimeleri birbirine eklemeyi seviyorum. İlik ve düğme misali. Canım benim 34. yılımdayım :) ve artık emekliliğe çok hazırım ama (2018 temmuza kadar kısmetse) yine yoğunum. 1,5 yılım kaldı hayırlısı ile. Bırakıp gidemem, ama ayaklarımı uzatıp, bilgisayarım önümde sizlere daha uzun zaman ayıracağım anları özlemekteyim, hayırlısı ile Allahım kavuştursun sağlıklı, uzun emekli günlerime diyorum, seni çok öpüyorum. Lütfen ablanızı unutmayın. Çünkü döneceğim..İz'lerimi büyüteceğim..Tejrar buluşuncaya kadar kendine çok iyi bak. Güzel yüreklim.
Silsenden haber almak çok güzel vuslatcığım :) iyi olamana çok sevindimmm....2014 de ben de gittim Danimarka ve tüm o coğrafyaya....tam da sevdiğim gibi....aklım kaldı...eğer olağandışı bir durum olmazsa bu yaz yine oralara gideceğim....öpüyorum çok...kendine iyi bak ve ara sıra bir ses ver :)
YanıtlaSilTamam canım..Ara sıra bazı bazı uğrarım..Sevgilerimle..
SilYeniden yazmanız ne hoş sevgili Vuslat:) Bu kadar özletmeyin kendinizi. Romanı okumak isterim. Sevgiler, selamlar.
YanıtlaSilVuslat Ablammm <3 <3 Hoş geldin,sesini soluğunu duymak çok güzel,özledim o eski ziyaretlerimizi,muhabbetlerimizi.Bu yıl berbattı tek kelimeyle.Kara habersiz gecen gün yok neredeyse.Beni de çok olumsuz etkiledi doğal olarak güzel ülkemizde yaşadıklarımız.En verimsiz yılım oldu blog yazılarımda ve ziyartelerimde.Çok ihmal ettim dostlarımı.2017 inşallah güzelliklerle dayansın kapımıza.En Mavi Göz'ü okuyacağım ilk fırsatta.Seni öpüyor ve kocaman sevgilerimi yolluyorum ablacım.Sevgiyle ve sağlıkla kal <3 <3
YanıtlaSilSelam bırakmaya uğradım, sevgilerimle .
YanıtlaSilheeey günesürgün adlı son kitabımda senin de adın geçiyoo :)
YanıtlaSilArtık bloglarda gevşeklik son safhada. Alternatifler çoğaldı, memleketin yaşadığı sorunlarla başa çıkamama, umutsuzluk bunun en büyük sebebi bence.
YanıtlaSilVuslatım meğer ne uzun ayrı kalmışız birbirimizden yıllar geçmiş. Tekrar dönmek güzel olurdu umarım işlerini düzene koyar ve yeniden bloga dönersin. Özledim çok...
YanıtlaSilGeç rastladığım bir yazı oldu. Çok beğendim :)
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilUzun zamandır sizleri artık aramızda görememek, bir Blogcu arkadaşınız olarak bizleri haliyle müteessir etmektedir. Aramızda olmayan blogcu arkadaşlarımızın sayfalarındaki son paylaşımlarına genelde böyle bir hatırlama yorumu bırakırım.
Bu ziyareti, sizlerle olan kadim blogdaşlığımızın bir nişanesi olarak kabul edin. Sağlığınızın yerinde olduğunu ümit ediyor, selam ve dualarımızla birlikte sizi en Güzel'e emanet ediyoruz efendim, saygılarımızla.
Merhaba eski dostum. Bak yeni bir blog açtım. Sen yazmasan bile artık ben sana geldim hemen. Uğurum benim. Güzel kalplim :)
YanıtlaSilguzel paylaşım olmuş,
YanıtlaSilev taşıma kolisi,
kolici,
taşınma kolisi,
ucuz koli,
koli satan yerler,
60x40x40 cm Çift Oluklu Koli
arşiv klasör kolisi,
ev taşıma kolisi,
kolici,
ucuz koli,
koli satan yerler,
60x40x40 cm Çift Oluklu Koli,koli satın al,
dispenser havlu,
karton bardak
Hala bekliyorum seni..
YanıtlaSil(Değmesin yalı boya)
Keep shining
YanıtlaSil