27 Haziran 2014

MAHYALAR SÜSLEYECEK MİNARELERİ, ORUÇ SÜSLEYECEK RUHLARI, BEDENLERİ..





Kutsal kitabımız Kurân-ı Kerim'in indirilmeye başlandığı, insanlara gönderilmiş ve ilel ebed tek aydınlatıcımız İslam Dininin tohumlarının atıldığı mübarek Ramazan Ayına erişmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz hep birlikte.. 

Manevi duygularımızı en üst seviyede yaşayacağımız bu ayda, bin aydan daha hayırlı olarak nitelendirilen 'Kadir Gecesi' de bulunmaktadır.

Ramazan ayı, oruçlu olmanın, ibadetin, sabır etmenin, yardımlaşmanın, yoksulun halini anlamanın, Allah'ın rahmetine ve bağışlayıcılığına sığınmanın, inanarak Kuranı okumanın, iftar sofralarında buluşarak paylaşmanın ayıdır.

''Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran'ın indirildiği aydır''(Bakara: 2/185) 

Tüm inanların, müminlerin, gönlü Allah sevgisi ile çarpanların mübarek ramazan ayının başı rahmete, ortası mağfirete, sonu ise cehennem ateşinden kurtuluşa vesile olsun inşallah..

Hayırlı Ramazanlar dilerim..

 Osmanlı'da Ramazan/Yamak Ahmet

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”(9) Oruç İslam’ın beş şartından biridir. Tutanlara dünya ve ahiret mükafatı sağlamaktadır. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka Tanrı olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek; namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak ve gücü yetenler için Beytullah'ı ziyaret (hac) etmektir.”(10)

Geçtiğimiz Ramazanlardan..

26 Haziran 2014

YANILDIN. HERKES SENİ UMURSUYORDU :(



Michael Jackson- They Don't Care About Us- Onlar Bizi Umursamıyorlar.



Yaradan herkesi farkli yaratmış.
Kadın-Erkek
Güzel-Çirkin
Sarışın-Esmer-Kumral
Siyah tenli-Beyaz tenli-Sarı tenli

Buna benzer bir çok fiziksel özellik.. Yaradan yaratmış işte. Kimi cinsiyetini sevmez, kimi boyunu, posunu, ağzını burnunu.

Herkes Bir yerlerini değiştirmeye kalkar. Ya da sadece düşünür. Pek çok insanda vardır değişim arzusu. Kimi saçının rengini değiştirmekle yetinir, kimi göğsünün, kaşının, kalçasının şeklini biçimlendirir.

Michael'de siyahi Bir ​​ailenin çocuğu olarak dünya ya geldi ama hep beyaz olmayı sevdi .. Vitiligo Hastalığının vücudunun bazı yerlerini beyazlatması nedeni ile siyah kalmak ve ya beyaz olmak arasında gidip gelmeler yaşattı düşüncelerine. Beyazlama uğruna kullandığı ilaçlar (çoğunlukla ilaçlarına, Vitiligo tedavisi için olduğunu söylese de yakın çevresi onun beyaz olmaya çaba gösterdiğini söylemişlerdi.) ten renginde beyazlamaya yardım ederken, bu arada psikolojisi de kapkara Oldu.

Yıllar yılı, müzik kariyeri ne kadar yükseklere çıktıysa, albümlerinin rekor düzeydeki satışı kimseler tarafından egale edilemediyse de, ruh hali çok aşağılara düştü. Obsesif-Kompulsif (evham hastalığı), mikrop kapma korkusu onu uzun bir süre halk içine çıkmaktan, konser vermekten, insanlarla temas etmekten alıkoydu.

Hakkında açılan küçüklere cinsel istismar davalarından sonra; yaşadığı bunalımlar ve kullandığı ilaçlar hâd safhaya ulaştı. Hayatının bu sıkıntılı döneminde açılan davalardan aklandıktan sonra din değiştirip İslamiyeti seçtiği, bir Müslüman ülkede camii yaptırdığı bu sebeplerden dolayı da inzivaya çekilme yeri olarak Bahreyn'i seçtiği çok konuşuldu. Uzun süre Bahreyn'de yaşadıktan sonra Los Angeles'a döndü..  

Tekrar konser hazırlıklara başladığını, 8 Temmuz'dan itibaren 50 konser vereceğini (08.Temmuz.2009'da) açıkladığında yer yerinden oynadı. Hayranları 8 Temmuz'da ki konseri beklerken 25 Haziran'da Los Angeles'da ki muhteşem evinden verilen namuhteşem haber tüm dünyaya flaş haber olarak duyuruldu. 

Michael Öldü ..


İsterdik ki daha uzun yıllar aramızda olsaydı. Olmadı:(

O bir efsaneydi.

Müzisyen, Söz Yazarı, besteci, dansçı.

O bir Pop Yıldızıydı.. Bir 'Kral'.

Hiç unutulmayacak.
Yeri kolay kolay doldurulamayacak..




Not: Niye dün yazmadım; unuttum, tarihi karıştırdım çünkü. Unutmayayım da, Begüşe ( küçük kızım yarın-Cuma- Los Angeles'ta olacak) Michael'ın evinin yakınından geçersen fotoğraflarını çekmesini söyleyeyim diye kendime bin kez tekrar ederken, tarihin 25'i geçip 26 olduğunu sonradan fark ettim çünkü..Çünküler çok. Yaşlıyım ve uzak tarihi hatırlamaktan, yakın tarihi unutuyorum çünkü:)) 



25 Haziran 2014

PEMBELİM.. GÖNLÜME TAHT KURDUN BİLESİN.


PUDİNGLİ, KURUYEMİŞLİ KURABİYE..





Romantik bir gününde, pudingli kurabiye yapmış arkadaşımın http://lezzetliatolye.blogspot.com.tr/2014/06/cilekli-pudingin-katklarylabugun.html  orjinal tarifini, ben geçmiş olsun demeye gideceğim bir başka arkadaşım için gecenin 23.45'inde yaptım. Ertesi gün götürdüm. Hani 'Acı Badem Kurabiyesi' olur ya benimki öyle bir kıyır kıyırlıkda oldu. Yapılışında çok ufak eklemesi var tabii. Mesela ben renkli olsun diye çok az gıda boyası kullandım. Kuru meyveler konusunu da kafama göre belirledim. Orjinali daha hoş sunumlu, marifetli ve zevkli arkadaşıma uğrayın mutlaka. Benimki karınca kararınca :). Bakalım beğenecek misiniz..


MALZEMELER:


- 150 gr tereyağ
- 1 Yumurta (Oda sıcaklığında)
- 1 Çay bardağı Pudra şekeri ( çay bardağı kullanmıyor iseniz yarım su bardağı )
- 1 Paket Çilekli puding
- 1 çay bardağı arzunuza göre kuru meyve parçacıkları (ben, 4 kuru kayısı, 1 yemek kaşığı kadar kuru üzüm, 1 incir ve 2 hurma kullandım. Çok minik minik doğrayarak. İçinde belli belirsizdi)
- 1 Vanilya
- 1/2 paket Kabartma tozu
- 5 çay bardağı un (Un kullanılan markaya göre değişiyor. Elinize yapışmayacak ve kulak memesi kıvamında olacak kadar un katılmalı)
- Üzerini bulamak için 2 yemek kaşığı toz şeker.



YAPILIŞI:

* Oda sıcaklığında yumuşamış Tereyağ ve şeker krema oluncaya kadar mikserle çırpılır.

* Yumurta ilave edilir ve tekrar çırpılır. Köpük köpük homojen bir şekilde karışması sağlanır.

* Karışıma, kuru meyve parçacıkları, vanilya, kabartma tozu ve toz puding eklenir artık el ile yoğurulur.

* Son olarak un azar azar ilave edilerek ele yapışmayan, kulak memesi kıvamında bir hamur oluşturulur.

* Hamur buzdolabında en az yarım saat dinlendirilir.

* İstenilen şekil verilerek, toz şekere bulanır ve önceden 160 derece ısıtılan fırında 15 dakika pişirilir. (Üstleri pembe-beyaz kalmalı aman dikkat fazla kalıp yanmasın, kurumasın.) 

*Pişme süresi de, kurabiyelerin büyük ya da küçük olmasına göre değişebildiğinden, küçük yapılması (iri fındık büyüklüğünde) tarif sahibinin tavsiyesidir.

* Fırından alınan kurabiyeler, ılıyınca benmaride eritilmiş çikolata, fındık veya toz Antep ile süslenebilir.


Şekeri çok kaçırmışım:))


19 Haziran 2014

ANKARA'YI GÜLLER KAPLADI..



''Kardeşim, sen, düşünceden ibaretsin. Geriye kalan, et ve kemiksin. 
Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun.'' Mevlâna Celâleddin-i Rûmî


Günü kuş sesleri ile karşılıyorum. Cıvıl cıvıllar mübarekler. Öyle sevimliler ki..

Her sabah; uzun bir süre etrafı ağaçlarla, apartmanların bahçesinden sarkan güllerin, hanımeli çiçeklerinin o muhteşem renk, koku ve güzellikleri ile bezeli sokaktan, çiçeklerle-böceklerle konuşarak, kuşlara selam çakarak ve birçok gül yaprağına öpücük kondurarak yürüyorum.

Şükrediyorum. 

Şu hayatı sevmek için öyle çok sebep var ki. 

Sevmememizi gerektiren sebeplerin, olayların, durumların bertaraf olmasını dileyerek, dualar ederek yavaş yavaş yürüyorum.




Dallarda sallanıyor, birbirleri ile şakalaşıyorlar.

Çiçekleri çok severim ben. Papatyalar, laleler, sümbüller. Menekşeler ve güller.. Aklınıza ne gelirse. Küçük, belki de bir çok kişiye anlamsız helen çiçekleri bile severim ben. Ne de olsa kuzguna yavrusu kartal görünürmüş. Bir çok insanın beğenmediği bir çiçek, kökü için, dalı için, yaprağı için kendisinin orkidesi gibidir.


   
                                        Gibi :)
 Kara sevda'm, kadife yaprağım senin çiçeğin kötü demek istemedim. Küsme bana. Teşbihte hata olmaz..
Sizlerde küsmeyin kır çiçekleri..




Sonbaharda, yapraklar solarken, çıplak kalmış ağaçlardaki yuvalar nasıl burkarsa içimi;



Yeşil yapraklara kavuştun ya. Daha ne istesin bu gönlüm, benim güzel kuşum..
Bahar coşkusu, güller ve daha nice nice çiçekler ile yaza merhaba demek beni o kadar çok mutlu eder..



''Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selvi'yi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.'' Mevlâna Celâleddin-i Rûmî


Her bir kare ayrı bir bahçe girişi..

Gülü koklamış sınızdır, mis gibi kokar. Cennet gibi kokar.

Gül yaprağına dokunmuş sunuzdur, yeni doğan bebe yanağı gibi, yumuşacık ve pürüzsüzdür.

Bundan değil midir ki, peygamber efendimizi(s.a.v) güller ile anarız.

Bundan değil midir ki, sen gül de yüzünde güller açsın deriz. 

Bundan değil midir ki, sevgiyi, sevgiliyi, canı cananı, cananda ki teni kokuyu güle, güllere benzetiriz..

Gülleri severim ben; beyaz, kırmızı, sarı, pembe gönlüm sende. Kimi sıklamen rengindedir. Kimisi lila. Kimi resmen mercan rengi yani kayısı rengindedir, kimisi şeker pembe.







Kırmızıdır aşık ile maşukun rengi, beyazdır masumiyetin simgesi.. Sarı gül, arkadaşlığın, dostluğun, kıvanç ve sıcak sevginin göstergesi, mercan rengi gülde ise arzu, istek ve özlem gizli.

’Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.’’ Mevlâna Celâleddin-i Rûmî



Bu bahar, bu yaz; Ankara'yı güller kapladı. Sevgi ve mutluluğu kalbime sapladı..

           

                                



Gül Renklerinin Anlamları :
Kırmızı gül: Aşk, tutku, şehvet, saygı, yüreklilik, çekingen, utangaç.
Beyaz gül: Masumiyet, saflık, temizlik, gizlilik, saygı, alçakgönüllülük, korku, layık olma, sır saklama, özgürlük.
Sarı gül: Sevinç, dostluk, arkadaşlık, kıvanç, memnuniyet, sıcak sevgi, kıskançlık
Mercan rengi gül: Arzu, istek, özlem, güzellik.
Açık pembe gül: Zarafet, incelik, memnuniyet, keyif, hayranlık, sempatik, kararsızlık, nazik.
Koyu pembe gül: Minnet, şükran, takdir.
Lavanta rengi gül: İlk görüşte aşık olmak, sihir, gizem.
Turuncu gül: Cazibe, büyüleme, istek, heves, gayret.
Mavi gül: İlahi aşk, eşsizlik.
Mor gül: Ebedi aşk.
Kırmızı-sarı alaca gül: Neşe, şen, sevinç.
Sarı-pembe-beyaz alaca gül: Sosyal, arkadaş canlısı. Alıntı: http://bilimlersitesi.tr.gg/

Bir tek bu kare benim çektiklerimden değil. Netten..Sarı gül az yer almış foto karelerimde diye..











Ve havada hanımeli kokusu, kulaklarımızda güllerin şarkısı ile şimdilik elveda..





10 Haziran 2014

OHH! ÇOK ŞÜKÜR.. :)




Efendimmm merhaba!.

Yaklaşık dört ay boşum..
Yani boşum derken; sizleri okumak ile, aklıma takılan bir şeyler olur ise onları anlatmak ile, yazmak bomboş olmak, sonra yeniden yeniden dolmak ile geçireceğim kocaman bir yaza merhaba..




Zamane yaşlısı okursa karnesi nasıl diye merak etmeyin sakın :)

Kötü ise:

böylesine içten bir destek beklerim sizden:)

İyi ise:

Şöyle bir ödüle razıyım:)

Kafamda çok önemli işler var; Ey benim naçiz vücudum, elbet bir gün toprak olacaksın ama en birinci sırada yapmak istediğini bu yaz başarabilirsen şayet, ilel ebet azmin, dilden dile takdirle bahsedilecektir :)



Gerçi bana şunu diyenler de yok değil:


Su içsem yarıyor ne yapayım:)

Daha neler neler var yaz programımda. Çiçeklerimle uğraşacağım. Dillerinden anlamıyorum lakin onlarla her akşam güzel sohbetlerimiz oluyor. Her sohbet sabahı, yeni bir tomurcuk açılıyor dünyaya. O muhteşem renkler yaprakların arasında yer buluyor kendine..


Salondan seçtiklerim..
  

Güller ise balkonumdan..

Başkaca planlar da var. Bakalım. Belki Hindistan'a gideceğim. Belki de sadece çocuklar gidecek. Kısmet.. Benim gönlüm yan çiziyor, nedenini biliyorsunuz, 10 saatlik bir korku:)

Kızım uçaktan korkarsın, yüksekten korkarsın, hızdan, virajlı yoldan, uçurum kenarlarından ve daha birçok şeyden korkarsın..

Bence sen; yapmak içinden geliyorsa, korktuğunu bile yapabilecek cesur bir korkaksın. Yeter ki kafana koy. Yapabilirim de, korka korka başaracağına inanıyorum. Zaten ben senin bu azmini seviyorum diyor..

Kuzularım; ben de en çok ikiniz başta olmak üzere, yaşamayı ve bu hayatı seviyorum:)

Daha fazla uzatmadan, bu haftamı okumaya ayırayım. Nerede yakalarım kaçırdıklarımı bilmem ama bir şekilde yakalarım işte..



Yüzünüz, gönlünüz çiçekler açsın.
Sevgiyle kalın..