30 Ekim 2013

CUMHURİYET HER GÜNÜMÜZÜ BAYRAM ETTİ, HAYATIMIZI ÖZGÜRLEŞTİRİP, GÜZELLEŞTİRDİ..



TBMM-Ankara



TBMM üzerinde uçan kuşlar..


Dün, dünde kalmadı..
Düne dair ne varsa, yarınımızı da aydınlattı..

Dün; Cumhuriyetimizin 90. ilan yıl dönümü idi. Her bir Türk Vatandaşı, bu mutlu günü törenlerle, coşku ile, sevgi ve minnet duyguları ile kutladı..

Bayram dünde kalmadı..Bayram geleceğimize mihenk oldu, azim oldu.. Bu gün daha çok kutlayacağız, yarın daha çok, gelecek ay daha daha çok, gelecek yıllar çok, çok, çok..

Cumhuriyet coşkusunu asla unutmadan, katlaya katlaya bizden sonrasına aktaracağız..

Bu cefakar vatanın, bu cennet vatanın, bu kutsal vatanın bir ferdi olmaktan duyduğumuz onur ile, sevgi ile yürüyeceğiz yarınlara birlik ile, beraberce, el ele...

Cumhuriyet Bayramımız ve tüm Cumhuriyet yıllarımız, aylarımız, günlerimiz kutlu olsun..







Emaneti daha da yukarılara taşıyacağız, Ata'm rahat uyusun..  


25 Ekim 2013

BİRİ KREMALI VE MEYVELİ, DİĞERİ ÇİKOLATA SOSLU VE KEDİ DİLİ'li.. İKİSİNDEN de BÜYÜK BİR İŞTAHLA YEMELİ.. :)





Bildiğiniz gibi geçenler de ağır konuklarım vardı. Damat (büyük) & Damat (küçük damat adayı:)..

Tatlı yerine gençlerin seveceği pasta yapayım dedim. Ortaya bunlar çıktı.. Tabii ki esinlendiğim (Oktay Usta) aşçılar var, lakin kendimce değiştirdiğim şeyler de olmadı değil. İnşallah beğenirsiniz..

MEYVELİ MİNİK PASTACIKLAR


MALZEMELER:

Keki için:

4 yumurta, 4 yemek kaşığı toz şeker, 4 yemek kaşığı un, 1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu, 2 yemek kaşığı su.


Kreması için: 

3 su bardağı süt, 2 yemek kaşığı un, 6 yemek kaşığı toz şeker, 1 yemek kaşığı nişasta (evde mısır nişastası vardı ben onu kullandım. Buğday nişastası da olabilir), 1 paket vanilya.


Arası için:

Muz, çilek, vişne, böğürtlen vs. ne arzu ediyorsanız (ben muz kullandım).


Mantolamak için:

1 paket köpürtülmüş krem şanti, bol bol hindistan cevizi.


Üzeri için:

1 kase arzu edilen meyvelerden, üzerine meyve püresi yapmak istersen 1 çay bardağı toz şeker.


YAPILIŞI:

Keki: 

Yumurtaları çırpma kabına kırıp üzerine toz şekeri ilave ediyoruz. Mikserle köpürene kadar çırpıyoruz.

-Suyu ekleyip biraz daha karıştırıyoruz.

-Vanilya, kabartma tozu ve un ilave edip tekrar mikserle çırpıyoruz.

-Yağlı kağıt serdiğimiz fırın kabına döküp, önceden ısıtılmış fırında (180 derece) pişiriyoruz. Soğumaya bırakıyoruz.


Kreması:


-Sütü tencereye döküyoruz. Un, toz şeker, nişasta ve vanilyayı ekleyip çırpma teli ile karıştırarak pişiriyoruz. Koyulaşıp ceylan gözü kaynayınca altını kapatıp soğumaya bırakıyoruz.

Üzeri: Kullanmak istediğimiz meyveleri arzu ettiğimiz şekillerde kesiyoruz. Şayet meyve püresi kullanacak isek hangi meyveden püre yapılacak ise bir miktar meyve ile toz şekeri doğrayıcıdan geçirip suyunu çekene kadar kaynatıp soğutuyoruz (ben meyve püresi yapmadım, çeşitli meyveleri sadece kesip süslemekte kullandım).


Buluşturma:


-Keki kalıbından çıkarıp yuvarlak bardak ağzı veya biraz daha büyük çember ile kesiyoruz.

-Kestiğimiz yuvarlakları bu kez enine ikiye kesip iki kat haline getiriyoruz.

-Kremanın içine 2 kaşık kadar köpürtülmüş şanti koyup kremayı yumuşatıyoruz.

-Kremayı, krema torbası veya spatula yardımı ile kekin alt katına sıkıyoruz/sürüyoruz.

-Üzerine meyve dilimleri koyuyoruz(ben muz dilimleri koydum).

-İkinci kat keki üzerine kapatıyoruz.

-Bu şekilde küçük pastalar elde ediyoruz.

-Pastaların dışını köpürtülmüş şantimizin kalanı ile kaplıyoruz.

-Minik pastacıklarımızın her yerini hindistan cevizine bulayarak mantoluyoruz.

-Servis tabağımıza dizip, meyveler ile veya meyve püresi ile süslüyoruz (ben portakal, mandalina, üç değişik renk üzüm, muz, minik kalp çukulata ve nane yaprakları ve bir fiske toz şeker ile süsledim).

Ve karşınızda bu şirin şey:)



Şimdi sahnede Çikolata soslu, kedi dili'li parfe var..


ÇİKOLATA SOSLU PARFE


Malzemeler:

1 paket çikolata sosu, 1 paket krem şanti, 2 paket kedi dili, 3 su bardağı süt, 3-4 damla limon aroması/ 3-4 damla sıvı vanilya (limon aroması ve sıvı vanilya kullanmayanlar için 1 çorba kaşığı granül kahve / 3-4 damla limon suyu), 1 çorba kaşığı toz şeker. Arzuya göre içine meyve ezmesi veya muz (ben kullanmadım).


Hazırlanışı:


-1,5 bardak süt ile çikolata sosumuzu pişirip karıştıra karıştıra soğutalım.

-1 su bardağı süt ile krem şantimizi köpürtelim.

-Kalıbımıza buzdolabı poşeti seriyoruz.

-En alta çikolata sosun yarısını döküyoruz.

-Elimizde kalan yarım bardak süte sıvı vanilya ve limon sosunu (granül kahve+limon suyu) birde 1 çorba kaşığı toz şekeri ekleyip, kedi dili bisküvileri karışıma batırıp hemen kalıptaki sosun üzerine diziyoruz.

-Üzerine krem şantinin yarısını döküyoruz (bu aşamada meyve sosu veya muz dilimini şantinin üzerine koyabiliriz).

-İkinci bir sıra kedi dili ve şanti yapıp en üste kalan çikolata sosunu döküp poşetin sarkan kısımları ile üstünü kapatıyoruz.

-Buzlukta bir akşam bekletip servisten 10-15 dakika önce çıkarıyoruz.

Arzu edildiği şekilde süslenebilir. Ben portakal kabuklarını 2 sefer cezvede kaynatıp suyunu döktüm. Acı suyu gidince 1 tahta kaşığı toz şeker ile kaynatıp soğuttum ve süslemede kullandım..

Nasıl olmuş?..


Yuvarlak kalıpta


Dikdörtgen kalıptaki biraz daha az oldu. Ve ben hiç meyve kullanmadım arasına. Diğer pastamız meyveli diye. Siz iki kat arasını arzu ettiğiniz meyve veya kuruyemiş ile zenginleştirebilirsiniz. 

Afiyet olsun..



19 Ekim 2013

BU EYLÜL AKŞAMINDA, O GÜZEL DELİ GÖZLERİNİ GÖREBİLMEK İÇİN CANIMI VERİRDİM. NEREDESİN TAM 21 EYLÜLDÜR, NEREDE?...



Bir kez daha yalnızlığımın bankı.
Bir kez daha geldi Sonbahar..


Yetim ne demek bilirsiniz: babası ölmüş çocuk.

Benim babamı aldın ölüm, yetim kaldım ben be Eylül!. http://yazyam.blogspot.com/2012/09/omuzlarinizda-basim-eksik-gozlerimde.html

Boş bir bank gibi, kanatlarım ıslak gibi, çayırlarımda çürüyüp giden sarı, ölü yapraklar gibi, gelip geçene boynu bükük, bir yanı eksik bakar gibi..

İşte yetimim şimdi..

Eylül benim için; hem tutkunu olduğum mevsimin ilk ayı olduğundan en sevdiğim, hem de babamın vefat ettiği ay olduğu için en sevmediğim aydır..

Eylül'de Gel ve Gittiğin Yağmurla Gel..




Biliyorum bunlar aşk şarkıları.. Benim için ise göçüp giden babalarıma duyduğum eksikliğin yakarışı..Baba aşkı, ata aşkı..

Dönelim Eylül'e..
Eylül'ün getirip götürdüklerine.

Hepinizin artık yakınen bildiği şu meşhur Grogeryen var ya; ona göre yılın dokuzuncu ayı olup 30 gün çeker. Adı; Arapça eylûl, Süryanice de ise üzüm ayı demek olan aylûl'den gelmektedir. Hıristiyanlar eylül için 'istavroz-haç ayı' derler. Karadenizliler ise 'istavrit ayı'. Hamsi yerine Eylül'de bol bol istavrit avladıklarından olsa gerek.

Tarihte Akad'lılar bu aya 'sevinçten haykırma' ayı demişler.

Yupiiii:))

Eski Roma takviminde yılın 7.ayı olduğu söylenen 'septem' İngilizce'ye ilham olmuş 7 anlamındaki September olarak belirlenmiş..

Şimdi gelelim birer ikişer dökülen yapraklara, koşup giden günlere, haftalara..


Bir Sonbahar Vefalı, Bir de Ölüm..


-01 Eylül 1925'de I. Tıp Kongresi Ankara'da toplanmış, 1939 yılında ise Almanya Polonya'ya saldırmış.

Daha eski tarihlerde olanlara gitmedim. Sultanların doğumlarına, ölümlerine değinmedim..

-02 Eylül'de ABD Başkanı Harry Truman II. Dünya Savaşının resmen bittiğini açıklamış(1945).

-04 Eylül 1919 Sivas Kongresinin toplanması olarak tarihe geçmiş. 1956'da Atom Enerjisi Komisyonu kurulmuş. 2008'de Hak ve Eşitlik Partisi kuruldu, 2009'da Afganistan'da 90 kişinin öldüğü petrol alanında tanker patlaması oldu.

-05 Eylül'de Kızılay, Kızılhaç, Kızılarslan ve Güneş Dernekleri Lig Birliği kurulmuş(1919). 2009'da Cem Karabay su altında kalma rekorunu kırdı, 2012'de Afyonkarahisar'da cephanelik patladı ve 25 askerimiz şehit oldu.

-06 Eylül 1938'de Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu kurulmuş.





-09 Eylül 1922 İzmir düşman işgalinden kurtulmuş. Kuzey Kore'nin bağımsızlığını ilan etmesi 1948 yılında olmuş.

-10 Eylül 1943'de Kapalıçarşı'da 200'den fazla dükkan yanmış. 1981'de Picasso Guernica tablosu ABD'den İspanya'ya geri döndü. 2007'de Pakistan Başbakanı Navaz Şerif tekrar sınır dışı oldu..




-11 Eylül'de ABD yıkıldı. Önce Dünya Ticaret Merkezi Kuzey Kulesi, sonra Güney Kulesi. Pentagon'a çarptırılan uçak ve Pensilvanya'da düşen uçak. ABD terörün ne melem bir illet olduğunu anladı galiba (2001).

-12 Eylül 1980, Türk Silahlı Kuvvetleri siyasete 'dur' dedi. Yönetime el koydu. 2010'da Anayasa değişikliği referandumu yapıldı.

-13 Eylül 1921 Sakarya Zaferimizin tarihi..

-14 Eylül 2008'de, içinde 1 tane de Türk yolcu bulunan Rus Hava Yollarının uçağı Ural Dağlarında 88 yolcu ve mürettebatı ile düştü.

-15 Eylül 1949'da Konrad Adenauer'ın Federal Almanya'nın ilk şansölyesi olmuş.



Bu Eylül akşamında
O güzel deli gözlerini
Görebilmek için canımı verirdim

İçim dışım ızdırap
Bir çıkış yolu bilmiyorum
Bana dönmen için canımı verirdim
Nerdesin... Nerdesin... Nerdesin.
Nerde? 

-16 Eylül 1992 babam, canım babam, biyolojik babam, Kâmil adam, güzel insan, babam göçtü gitti bu diyardan..

Tam 21 yıl oldu, neredesin be babam?.

*Aman be baba, niye bu kadar çok çocuk, 8 tane evlada ne gerek vardı?. Bir tek ben olaydım vermezdin işte beni yaban ellere.

-Öyle deme be kızım Allah verdi hepinizi:). Seni de anam.

*Baba en çok beni seviyorsun değil mi?

-Hepinizi seviyorum kızım. Hangi parmağımı kesersen kes aynı acır, aynı kan damlar.

*Benim en çok neremi seviyorsun?. 

-Doğuş kızım benim(iki kulağı birbirinden biraz farklı olan kuzulara Doğuş kuzu denir bizim oralarda) Allah yaratmış şuram çirkin buram çirkin denir mi her halini seviyorum senin.

*Ben işe gidiyorum babam, bir şey istiyor musun, akşama ne getireyim?.

-Beni evde yalnız bırakma kızım. İşe beni de götür. Müracaatta, bekçinin yanında oturayım, akşama kadar hiç bir şey istemem. Sana hiç sıkıntı vermem. Arada bakarsın. Beni evde bir başıma bırakma ne olur, ne olur kızım.

*Babam akşama kadar iş yerinin kapısında oturulur mu?. Tuvalete gitmen gerekse gidemezsin, karnın acıkır, bir şey derler belki.

-Ne olur kızım beni de götür. Yalnız kalamıyorum işte. Bi inme daha gelirse. Koma beni bir başıma evde.

-Olur babam. Koymam seni bir başına. Tamam götüreyim. Kızarlarsa, akşama kadar bu yaşlının burada işi ne derlerse desinler, atsınlar gerekirse. Koymam seni yalnız evde..

Pek çok kez mesaiye birlikte gittik babam. Hiç kimse bir şey demedi. Duaların hala kulağımda:

-Allah razı olsun kızım. Sen de evlatlarından gül emi. 

*Bastonuna dayan da banyoya götürüp yıkayayım seni babam. Birde tıraş edeyim, tırnaklarını keseyim.

-Ayıp oluyor sana kızım ama yıkanmam da lazım. Anan burada olaydı. Ellerin dert görmesin. Allah razı olsun doğuşum benim.

*Senden de razı olsun babam. Senden de razı olsun. 

Mekanın 'Cennet' olsun. Nurlar içinde yat. 

Sen bana dönemezsin belki ama ben sana geldiğimde sar, sarmala beni babam..


Kader de sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, oIsun.

VusIata aşık gönüI susmaya da razı.




-18 Eylül 1934'de Sovyetler Birliği Milletler Cemiyetine girmiş. 1948'de Pakistan'ın kurucusu M.Ali Cinnah ölmüş. 1978'de Camp David zirvesi yapıldı.

-19 Eylül 1921'de TBMM Mustafa Kemal Paşaya Mareşal ve Gazi ünvanlarını vermiş. 2010'da 95 yıl aradan sonra Akdamar Kilisesinde ayin düzenlendi.

-22 Eylül 1943'de Ankara Fen Fakültesi kurulmuş. 2008'de tiyatro sanatçısı Hadi Çaman öldü.

-24 Eylül 1980 İran-Irak savaşının başlaması.

-25 Eylül 2012 Neşet Ertaş öldü.

-26 Eylül 1032'de Türk Dil Kurultayı toplanmış.




-27 Eylül 1922'de Yunan Kralı Konstantin tahtını bırakmış. 2013 yılında ise usta sanatçı Tuncel Kurtiz hayatı.



Doyamadınız değil mi?..

Bi daha..


Ve bir daha. Daha daha..



-28 Eylül 2013 bu gün bir yolcu daha var fani dünyadan, dün Kurtiz bu gün Turgut Özakman.. Sahne senindi iki gündür yine ölüm:(




-30 Eylül 1207 Hz.Mevlana Celâleddin-i Rumi dünyamızı şereflendirdi..

Yok'a varlık lezzetini gösterdin. Yok'u kendine aşık ettin..

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla..

Vefa nedir bilirmisiniz?. Vefa; arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvî güzellikleri dünyaya satmamandır.




Hayat devam edip giderken, her hadise göz açıp kapayana kadar dün oluyorken artık yenilenmek gerek, yeni şeyler yazmak gerek..


Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş

Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım

Bu son ay.
Bu aylık kronolojinin sonu.

Ekim:http://yazyam.blogspot.com/2012/10/eylulu-gonderdim-etkisini-tepkisini.html
Kasım:http://yazyam.blogspot.com/2012/11/kasimda-ben-bir-baska-ben-olurum.html
Aralık:http://yazyam.blogspot.com/2012/12/gonul-kapimdan-aralik-gecti-bir-bak.html
Ocak:http://yazyam.blogspot.com/2013/01/sicacik-bir-ocak-basi-sohbetine-ne.html
Şubat:http://yazyam.blogspot.com/2013/02/bir-optun-pir-optun-kah-ask-icin-optun.html
Mart:http://yazyam.blogspot.com/2013/03/gitti-gidiyor-mart-2-gun-kaldicom.html
Nisan:http://yazyam.blogspot.com/2013/04/dost-bir-bahceden-yuruttugum-nisannasl.html
Mayıs:http://yazyam.blogspot.com/2013/05/dag-basini-duman-almis-cancagazim-basim.html
Haziran:http://yazyam.blogspot.com/2013/07/ruzgar-gibi-gecti-gitti-sukur-ki-bitti_12.html
Temmuz:http://yazyam.blogspot.com/2013/07/basimin-taci-keyfimin-kahyasisn-tem-muz.html
Ağustos:http://yazyam.blogspot.com/2013/10/bayramdan-sonra-acik-arttirmada-satilik.html
Eylül: Ekim 2012'de başladı, burada bitti..

Üzülme!.
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan ne mutlu sana. Elinde olmayanları söyleme bana. Elinde olanlardan bahset can..
Geceler hep kimsesiz mi geçecek?. Gidenler dönmeyecek mi?. Yitirdiğin; bir bakarsın yağmurlu bir gecede veya bir bahar sabahında karşına çıkmış. Bil ki güzellikler de var bu hayatta. Gel-Git'lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?. Hüzün olgunlaştırır, kaybetmek sabrı öğretir.



Hüzün varsa sonbaharın içinde, Biraz aşk, biraz gözyaşı. Sonumuz mutlaka VuslaT..
     .
     Bitti

14 Ekim 2013

BU GÜN GÜZEL BİR GÜN, NE MUTLU BU GÜN BAYRAM..


Meyveli mini pastacıklar.
Tarifini yakında vereceğim..



Biliyorum, yine geç kaldım..
Benim normalinde bayramdan önce Eylül''ü yazıp sonra da siz dostlarıma iyi bayramlar dileyip 9 günlük dinlenceye çekilmem gerekirdi. Olmadı..Anlatırım bir ara:)

Bu gün 'Kurban Bayramı'. Bu gün güzel bir gün. Uzun uzun 'Kurban'ın faziletlerinden, bu bayramın dinimiz için anlam ve öneminden bahsetmeyeceğim. Malum 'Bayramca İşlerim' var.

Bayramınızı kutluyorum. Bayramı tüm sevdikleriniz ile mutlu, mesut, güle oynaya, ağız tadıyla, doya doya yaşamanızı dilerim.




Büyüklere tatlı yapan çok olmuştur. Ben bebeciklere pasta ikram ediyor, gözlerinden öpüyorum..

Sizleri okuyacağım, geçen yazımın yorumlarını cevaplayacağım, ayaklarımı uzatıp tatilin tadını çıkaracağım..

Bayramları seviyorum. Sizi seviyorum.


Kedidilli, limon esanslı, sıvı vanilyalı parfe.
Tarifi yakında...


07 Ekim 2013

BAYRAMDAN SONRA AÇIK ARTTIRMADA SATILIK BİR İŞİM VAR..Talipliler el kaldırsın:))

ŞİMDİ DEĞİL, BAYRAMDAN SONRA BAŞLARSINIZ.
BENİM ÖDENMEMİŞ 2 TAKSİTİM KALDI ÇÜNKÜ..
GECİKMİŞ AĞUSTOS, GECİKMİŞ EYLÜL..
EKİM KESİN SATILIK. ONUN VADESİNİN BİTMESİNE GÜNLER VAR...
GECİKMEDEN ALIR mısınız?..

Bendeniz pişirdi, Burcu'm hazırladı, Begüşüm mesaiye kaldı o akşam:(..

Misafirler de foto'ladı :))
Masadakiler: Peynirli ve semizotlu gözlemeler, köfte ve kavurma tabağı, domates-biber-soğan közlemesi, patatesli-ıspanaklı gül böreği, deniz börülcesi salatası, sucuklu-kaşarlı patates kayığı, körili cevizli sos sürülmüş ekmekcikler, garnitürlü pilav, kırmızı lahana salatası. Bolca da sevgi ve mutluluk..


Sofralar kuruldu, misafirler ağırlandı, muhabbetin beli kırıldı..
Şimdi güne dönme, geçmişi yâd etme zamanı..




Yine hazân mevsimi geldi

Yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek
Yine deli gönlüm yine bu mevsimde
Hicrânını yalnız başına çekecek
Hüsranını yalnız çekecek



Geleceksin belki de
O zaman ne o yapraklar ne o rüzgar
Ve ne ben olacağım
Yine deli gönlüm yine bu mevsimde
Hicrânını yalnız başına çekecek
Hüsranını yalnız çekecek


Yine 'hazan' mevsimi geldi..
Ben hâla yazdan kalma borcumu ödeme peşindeyim.
Kararlıyım ödeyeceğim..

Taaa ta ta taaaam!..
Karşınızda Ağustos.



Bu ay; ya karıncanın ayı olarak bilinir, ya da ağustos böceğinin.

Ya çok çalışılır kışa hazırlıklar yapılır, ya da yan gelip yatılır, tatil yapılır.



Her yıl bu ayda ben genellikle izine ayrılırdım. Kısa bir tatil, arkasından kış hazırlıklarım.. Reçeller, turşular, tarhanalar, dolma için sebzelerden kurutmalıklar.. Dondurucuya atılacak sebzeler, meyveler..

Bu yıl tembelim. 
Mi?.
Değilim.
Mi?.

Ağustos'da izin kullanamadım. Kızım ha geldi, ha gelecek onunla vakit geçirebilmek için beklemekten. 

Sonra taşınma düşüncemiz vardı. Kiralık ev buldum, evimi kiraya verdim. Tadilat tamirat işleri bitti. Eylül ortasında taşındım hayırlısı ile misafir bilem ağırladım alel acele (tüm bunları Eylül'ümün son gününde yazmıştım zaten biliyorsunuz).

Tabii bu kadar koşturmaca da gitmişti bizim Ağustos, tarihin tozlu sayfalarına. 

Peki benden kaçar mı?..
Kaçmaz!.
Eylül'de bile olsak Ağustos'u yazarım, Ekim'de bile olsa Eylül'ü yakalarım.. Sözüm var tam 12 ay tanıtmaya size. Geçen yıl Ekim'de karar vermişim bir kere ( http://yazyam.blogspot.com/2012/10/eylulu-gonderdim-etkisini-tepkisini.html ) bütün ayları anımsatacağım diye.. Gerçi Ekim kısa olmuş, geçiştirmişim ama! Neyseee. Yaparız bir şeyler.

Evet; gelelim asıl konumuza, çalışkan Ağustos'umuza..



Ağustos; Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 8. ayı olup, tıpkı Temmuz gibi 31 gün çeker. Türkçe'de bu aya 'Harman ayı veya Lobut ayı' denir. Bir rivayete göre Roma İmparatoru Caesar Augustus, Julius Caesar'ın ayı (temmuz) gibi kendisinin de bir ayı olsun ve 31 gün çeksin istemiş.. Bu nedenle Ağustos adının İngilizce karşılığı olan 'August' Caesar'a ithafendir.



Ağustos; harmanı-hasatı kaldırıp, bebe-becik okula başlamadan, askere uğurlanmadan, Alamanya'ya yollanmadan düğün-dernek kurma zamanı..

Ev olma, aile olma, hem gönlünü hem kilerlerini doldurma zamanı.



Her kim iseniz, çok mutlu olun. Düğün ganimetleriniz hiç bitmesin:)) Mutluluğunuz gibi..

Şöyle günlere de bir göz gezdirelim, olabildiğince yakın tarihi inceleyelim:

-01 Ağustos 1975 Helsinki nihai senedinin imzalanması(Avrupa'da güvenlik ve işbirliği anlaşması).

-02 Irak'ın Kuveyt'i işgali(1990).

Üç'te yok bişey..Bazı günler böyle oluyor işte:)

-04 Ağustos 1914 kara bir gün: I.Dünya Savaşı patlak verdi, 1922'de Enver Paşa Türkistan'da şehit edildi. Ayrıca 2008'de Hindistan'da Naina Devi tapınağında çıkan izdihamda 145 kişi öldü.


Ata'mız Başkumandan..


-05 Ağustos'ta Mustafa Kemal, TBMM Ordularının Başkumandanı oldu(1921).

-06 Ağustos 1945 Hiroşima'ya Atom Bombasının atılması. 2013 Futbolcu Selçuk Yula hayatını kaybetti..

-07 Ağustos 2009 Kurtalan Ekspresi'nin gitaristi Bahadır Akkuzu öldü.

-08 Ağustos'ta Kıbrıs bombardımanı esnasında Yüzbaşı Cengiz Topel'in uçağı düşerek şehit olması(1964), Irak-İran savaşında ateşkes(1988).

-09 Ağustos 1915 I.Anafartalar Zaferi, 1945 ikinci Atom Bombasının Nagasaki'ye atılması, 1954 Balkan Paktının imzalanması.

-10 Ağustos 1920'de Sevr Anlaşması imzalandı, 1951'de Denizcilik Bankası kuruldu, 2008'de Ahmet Sezgin öldü, 2010'da hastanelerin 'Acil Servis'leri parasız oldu..

-11 Ağustos 1945; Japonlar kayıtsız şartsız teslim oldu. 2009'da ise Aykut Oray öldü.

-14 Ağustos 1974, II.Kıbrıs Harekatı.



-15 Ağustos 1869, Süveyş Kanalı'nın hizmete açılması(biraz eski bir tarih ama güzel bir hizmet). 2012 Müşfik Kenter yaşamını yitirdi.

-16 Ağustos 1948 Milli Kütüphane hizmete açıldı. 1060'da Kıbrıs bağımsız bir 'Cumhuriyet' oldu.

-17 Ağustos 1999 binlerce insanımızı 'deprem canavarı' yuttu.. Maalesef resmi kayıtlara göre 14.095 kişi öldü 27.234 kişi yaralandı..

17 Ağustos'ta Cumhuriyet tarihimizin ikinci kadın Valisi atandı ve ilk yerli uydumuz Rasat uzayda yerini aldı(2011).

-18 Ağustos 2008'de Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Ertan Savaşçı öldü.

-21 Ağustos 2011'de Voleybol tarihimizde (yıldız kızlar) ilk kez Dünya Şampiyonu olduk.

-22 Ağustos 2008, Elvan Olimpiyat ikincisi..

-23 Ağustos 1923 Lozan Barış Antlaşmasının TBMM'de onaylanması.

-24 Ağustos 1949'da NATO yürürlüğe girdi.

-26 Ağustos 1922, Büyük Taaruz başladı.

-30 Ağustos Büyük Taaruz 'ZAFER' ile sonuçlandı(1922)..



Arada kaçırdığım Altın madalyalar (20.08.2008 Ramazan Şahin-Güreş/Altın Madalya gibi), çeşitli kaza ve yaralanmalar, ölümler, doğumlar, kısacası hayata dair anlar, olaylar olabilir.

Diyeceksiniz ki, Vuslat yaşlanmış. Bak iyi araştıramamış. Şunu unutmuş, bunu atlamış..

Pışıkkk!.

Onları araştırıp, yazmayı da size bırakıyorum. Her şeyi ben yazarsam bu işi nasıl satarım. Ayları bundan sonra yazacak olana, araştıracak bir şeyler kalsın. Zaten hayat devam ediyor. İki kapılı handan girenler bir bakmışsın çekip gitmekteler.




Şimdilik nakdim de bitti, vaktim de bitti. Siz Ağustosu okuyun, ikinci bölüm(eylül) pek yakında 'Yaz Yağmurları'nda..